nceki balk :: Sonraki balk  
Yazar Mesaj
TEKKE Osman



Kayt: 26 Au 2006
Mesajlar: 524

MesajTarih: Pzr ub 15, 2009 9:28 am    Mesaj konusu: Alntyla Cevap Gnder

Mustafa Armaðan,2. Abdulhamit hakkýnda tarih kitaplarýnda yazan 10 yanlýþý yazdý.

Geçtiðimiz 10 Þubat günü Sultan II. Abdülhamid'in 91. ölüm yýldönümüydü. Hakkýnda olumlu bir þey söylemenin bile cesaret istediði yýllar yaþadýk ama artýk mýzraklar çuvallara sýðmaz oldu. Çuvallarý delip çýkan gerçeðin mýzraklarý hepimizi þaþýrtýyor. Neler mi onlar? Sayýlarý çok fazla ama içlerinden 10 tanesini seçtim. Beraber çýkarmaya çalýþalým mý?

1. Kýzýl Sultandý: Bu iddia, Albert Vandal adlý bir Fransýz yazar tarafýndan ortaya atýlmýþtý. Atýlýþ sebebi de, Abdülhamid'in Ermeni isyanlarýný bastýrtmýþ olmasýdýr. Baþta Ýngiltere ve Fransa olmak üzere Avrupa kamuoyunda Abdülhamid'in kan dökücü bir padiþah olduðu propagandasý baþlatýldý. Ýþte "Kýzýl", yani kan döken Sultan lakabý bu sýrada asýldý boynuna. Hadi Ermenilerin böyle demesini anladýk; iyi ama bir tekini bile idam ettirmemiþ olan Abdülhamid'e Jön Türkler neden "Kýzýl Sultan" dediler? 1915'te yüzbinlerce Ermeni'yi tehcir ettirecek olanlar, 25 yýl önce Ermeni propaganda ordusunun neferleri olmakta sakýnca görmemiþlerdi.

2. Meþrutiyet düþmanýydý: 93 Harbi'nde Osmanlý topraklarýnýn üçte biri kaybedilmiþti. Bu çapta bir toprak kaybý karþýsýnda meclisteki farklý milliyetlere mensup üyeler paniðe kapýlmýþ, her biri kendi milletinin topraklarýný kurtarma telaþýna düþmüþtü. Birleþtirici olacaðý ümidiyle kurulan meclis, tam tersine bölücü bir meclis olmuþtu. Ýki seçenek vardý: Ya parçalanmaya seyirci kalmak ama meþrutiyetten taviz vermemek ya da meþrutiyeti askýya almak ama ülkeyi parçalanmaktan kurtarmak. Abdülhamid ikincisini seçti ki, ayný durumda devlet refleksi zaten baþkasýný yapmasýna müsaade etmezdi.

3. Milleti cahil býraktý: Bilinenin aksine, Osmanlý tarihinin en canlý eðitim hamlesi, Abdülhamid dönemine rastlar. Sevan Niþanyan'ýn hesaplamalarýna göre Türkiye, Abdülhamid dönemiyle kýyaslanabilecek bir okullaþma düzeyine yeniden ancak 1950'li yýllarda ulaþabilmiþtir. Mesela 1895'te TC sýnýrlarýna tekabül eden bölgede bine yakýn (835) ortaokul ve lise bulunuyorken 1923'te bu sayý 95'e düþmüþtür. 1895'teki yüz bine yakýn öðrenci sayýsý (97.837), 1950-51 sezonunda aþaðý yukarý ayný seviyede seyretmektedir (90.356). Öncesiyle kýyasladýðýmýzda Abdülhamid dönemindeki eðitim patlamasý daha görünür hale gelir. Tahta geçtiði yýl 250 olan rüþdiye sayýsý 1909'da 900'e, 6 olan idadi sayýsý 109'a çýkmýþtýr. 1877'de Ýstanbul'da sadece 200 tane modern ilkokul varken 1905'te 9 bine çýkmýþtý. Her yýl ortalama 400 ilkokul açýlmýþtýr ki, bu, Cumhuriyet döneminde bile kýrýlamamýþ bir rekordur.

4. Denizciliðe düþmandý: Abdülaziz döneminde dünyanýn 3. büyük deniz gücü olmuþtuk ama bu donanmanýn sadece yýllýk boya parasý bile Denizcilik Bakanlýðý'nýn bütçesini aþýyordu! Abdülhamid "karacý" idi, kabul. Ama Atatürk de, Ýnönü de karacý idi. Demek ki, Türkiye'nin etrafý denizlerle çevrili bile olsa böylesine büyük bir deniz gücünü besleyebilecek ekonomik altyapýsý mevcut deðildi. Savaþ gemisi alýp yeniden dýþarýya baðýmlý kalmaktansa Abdülhamid tercihini kara ve demiryollarýndan yana kullandý. Ýttihatçýlar da, Atatürk de, Ýnönü de demiryoluna öncelik vermediler mi?

5. Keyfî sansür uyguladý: Sansürün elbette savunulacak tarafý yok. Ancak PKK ile mücadele döneminde basýnýn nasýl aðýr bir sansür altýnda çalýþtýðýný unutmadýk. Sansür vardý, evet. Fakat siyasi konulara girilmemesi ayný zamanda edebiyatýmýzýn görkemli eserlerinin ortaya çýkmasý gibi hayýrlý bir sonuç da vermemiþ midir? Hem Takrir-i Sükûn döneminde uygulanan "cellat sansürü"yle hiç mi hiç kýyaslanamaz Abdülhamid'inki.

6. Hafiye teþkilatý zararlýydý: Hafiye teþkilatýnýn topluma nefes aldýrmadýðýný iddia edenler, aksi halde ne yapýlmasý gerektiðini de söylemelidirler. Meydaný Ýngiliz, Rus, Fransýz ajanlarýna mý býrakmalýydý? Hafiyesiz, ajansýz, casussuz bir devlet olur mu? Unutmayalým ki, Fransa'nýn Ýstanbul büyükelçisi, Abdülhamid'in tahta geçtiði yýl sokaklarda Fransýz Kralý'nýn posterlerinin Ermeni hamallarý tarafýndan satýldýðýný yazýyordu. Devlet Londra, Paris ve Petersburg'dan yönetiliyor, "Hasta Adam"ýn kimin kucaðýnda öleceði tartýþýlýyordu. Abdülhamid, iktidarýn dizginlerine asýlabilmek için hafiye teþkilatýný kurmak zorundaydý. Elbette suistimaller olmuþtur ama yakýnlarýndan biliyoruz ki, Sultan her jurnali okuyor ama mutlaka yazanýn adam olma niteliðine göre deðerlendirmeye tabi tutuyordu.

7. Despottu: 'Ýstibdad' kelimesini 'despotizm' diye çevirmek yanlýþtýr. Hele totalitarizm hiç deðil. Kaldý ki, Ýslam siyaset düþüncesinde "istibdâd" meþru yönetim þekillerindendi. Mesela Ýbn Haldun 'istibdâd'ý tek adam yönetimi, yani otokrasi anlamýnda kullanýr ve meþru yönetim þekillerinden biri kabul eder. Kaldý ki, önüne gelen idam cezalarýný sürekli affeden birinin istibdâdýn yetkilerini hangi yönde kullandýðýný da pekala görmüþ oluyoruz.

8. 31 Mart'ý tertiplemiþti: 31 Mart isyanýnda en ufak bir katkýsýnýn olmadýðý kesin olarak ortaya çýktýðý halde asýrlýk Ýttihatçý propagandanýn etkisi hâlâ sürüyor. Ýsyaný araþtýrma komisyonu baþkaný Yusuf Kemal [Tengirþenk], 31 Mart'ýn Abdülhamid'in eseri olmayýp Ýttihatçýlara karþý yabancý casus þebekeleri ile mürtecilerin teþebbüsleri olduðunu yazmýþtýr. Rýza Tevfik ise mahkemede þunlarý söylemiþtir: 31 Mart uydurma ihtilali hazýrlandýðý zaman ben Talat Bey'e beyhude yere kardeþ kaný dökülmesinin büyük bir cinayet olduðunu anlattým. Aldýðým cevap þu oldu: "Ne yapalým, Cemiyetin paraya ihtiyacý var, bunu da ancak Yýldýz Sarayý'nýn hazinesi karþýlayabilir."

9. Hamidiye Alaylarý gereksizdi: Hamidiye Alaylarý þunlara yaramýþtý: 1. Askerlik yapmayan Kürtlerle kolluk kuvveti eksikliði giderildi. 2. Rus istilasýna karþý caydýrýcý oldu. 3. Kürtler ve konar göçerlerin dýþ güçlerce kullanýlmasýna engel oldu. 4. Aþiretlerin yerleþik hayata geçmelerini hýzlandýrdý. 5. Çocuklar Ýstanbul'daki Aþiret Mektebi'nde eðitilerek Osmanlýlýk bilinci edindiler. 6. Aþiret kavgalarýnýn önüne geçildi. 7. Sükûnet saðlanýnca Doðu ve Güneydoðu Anadolu'nun imarýna çalýþýldý...

10. Korkaktý: Namýk Kemal'in oðlu Ali Ekrem Bey'in dediði gibi "Abdülhamid'in korkak olduðunu sananlar yanýlýrlar. Korkak olmak þöyle dursun, tam tersine cesurdu." Dolmabahçe Sarayý'ndaki bir bayramlaþma sýrasýnda deprem olmuþ ve tavana asýlý 1,5 tonluk bir avize yere düþmüþtü. O kargaþalýkta salonda kýlý kýpýrdamayan tek kiþi, Abdülhamid'di. Keza yaný baþýnda bomba patlarken bile metanetini yitirmemiþ, öðleden sonra elçilerle mutad görüþmelerini dahi aksatmamýþtý. Kýzý Ayþe Sultan'a söyledikleri karakterini iyi özetler: "Kalbimde yalnýz Allah korkusu vardýr. Bir hadise olmadan evvel onu önlemek için telaþ ederim. Ama tehlikenin içinde bunduðumu hissedersem icabýnda ateþe atýlmaktan bile çekinmem."


MUSTAFA ARMAÐAN-ZAMAN
_________________
[center]"........
Suskunluðum asaletimdendir
Her lafa verilecek bir cevabým var,
Lakin;
Bir lafa bakarým laf mý diye,
Bir de söyleyene bakarým adam mý diye"[/center]


[center]http://osmanmobilya1970.spaces.live.com/
[/center]
[center]http://mobilyaosman.blogspot.com/[/center]

[center][/center]
Baa dn
Kullancnn profilini grntle zel mesaj gnder Yazarn web sitesini ziyaret et AIM Adresi
ishak_hoca



Kayt: 27 Au 2007
Mesajlar: 491

MesajTarih: Pzr ub 15, 2009 12:28 pm    Mesaj konusu: Alntyla Cevap Gnder

Bilinenin aksine, Osmanlý tarihinin en canlý eðitim hamlesi, Abdülhamid dönemine rastlar. Sevan Niþanyan'ýn hesaplamalarýna göre Türkiye, Abdülhamid dönemiyle kýyaslanabilecek bir okullaþma düzeyine yeniden ancak 1950'li yýllarda ulaþabilmiþtir. Mesela 1895'te TC sýnýrlarýna tekabül eden bölgede bine yakýn (835) ortaokul ve lise bulunuyorken 1923'te bu sayý 95'e düþmüþtür. 1895'teki yüz bine yakýn öðrenci sayýsý (97.837), 1950-51 sezonunda aþaðý yukarý ayný seviyede seyretmektedir (90.356). Öncesiyle kýyasladýðýmýzda Abdülhamid dönemindeki eðitim patlamasý daha görünür hale gelir. Tahta geçtiði yýl 250 olan rüþdiye sayýsý 1909'da 900'e, 6 olan idadi sayýsý 109'a çýkmýþtýr. 1877'de Ýstanbul'da sadece 200 tane modern ilkokul varken 1905'te 9 bine çýkmýþtý. Her yýl ortalama 400 ilkokul açýlmýþtýr ki, bu, Cumhuriyet döneminde bile kýrýlamamýþ bir rekordur

HOCAM KONU ÝÇÝN SÝZE ÇOK TEÞEKKÜR EDERÝM.
TARÝHÝNÝ SAÐLAM BÝLGÝÝLE TEÞEKKÜL EDEMEYEM MÝLLETLER ARASSINDA KÜL OLUR.


En son ishak_hoca tarafndan Pzr ub 15, 2009 12:35 pm tarihinde deitirildi, toplam 1 kere deitirildi
Baa dn
Kullancnn profilini grntle zel mesaj gnder AIM Adresi MSN Messenger
TEKKE Osman



Kayt: 26 Au 2006
Mesajlar: 524

MesajTarih: Pzr ub 22, 2009 12:11 pm    Mesaj konusu: Alntyla Cevap Gnder

Abdülhamid'in hayran býrakan cevabý
Abdülhamid, Osmanlý'nýn dýþ borcunu ödeme karþýlýðýnda Filistin topraklarýný isteyen Siyonist lider Theodor Herzl'i kendisine nasýl hayran býraktý?

7 Aðustos 1949 günü Tel Aviv-Kudüs yolundan bir cenaze arabasý aðýr aðýr geçmektedir. Viyana'dan bir 'kahraman'ýn kemikleri getirilmiþtir.

Bir piyes yazarý ve gazeteci olmasýna raðmen kendisini Siyonizm'e adamýþ, bir hayal kurmuþtu. Ama körü körüne hareket etmemiþ, çok katlý ve çok boyutlu stratejiler izlemiþti. Bu uðurda krallarý, bakanlarý, aydýnlarý, din adamlarýný, kýsaca aklýnýza kim gelirse onlarý kullanmaktan çekinmemiþti. Ýnancý þuydu: Bir fikir iyi ve haklý ise muhakkak galip gelir.

1897'de ilk Siyonist Kongresi'ni Ýsviçre'nin Basel þehrinde topladý. Günlüklerine þu kâhince notu düþecekti: "Ben Yahudi Devleti'ni Basel'de kurdum. Eðer bunu bugün yüksek sesle söylersem, cümle âlem bana gülecektir. [Fakat] belki beþ yýl içinde ama kesinlikle elli yýl içinde onu herkes tanýyacaktýr."

Dünyada bunun kadar kesin tutturulmuþ bir kehanet az bulunur.

Ýþte ölümünün üzerinden tam 45 yýl, 1 ay geçtikten sonra Viyana'dan getirilen kemikler, Budapeþte doðumlu bir Yahudi'ye aitti. Kudüs'te kendi adýyla anýlan tepedeki siyah anýt-mezarýnýn üzerinde Ýbranice yalnýzca "Herzl" yazýyordu. Yani Dr. Theodor Herzl.

Ýþte bu Theodor Herzl, Avrupa'da zulüm görmekte olan Yahudi halký için Filistin'den bir toprak parçasý koparmak amacýyla eþiðini aþýndýrmýþtý Yýldýz Sarayý'nýn.

19 Temmuz 1896'da kendisi görüþememiþti ama danýþman Kont Nevlinski aracýlýðýyla teklifini iletmeyi baþarmýþtý Sultan'a. Avrupalý zengin Yahudiler 20 milyon sterlin olarak tahmin ettikleri Osmanlý'nýn dýþ borcunu ödeyecekler, buna karþýlýk Filistin topraklarýndan kendilerine bir yurtluk yer verilecekti.

Ne var ki, þen giden Nevlinski saraydan yaslý dönmüþ, her þeyin bittiðini, padiþahýn tekliflerini bir daha iþitmek istemediðini söylemiþti. Abdülhamid þöyle demiþti:

"Bir karýþ bile toprak satamam. Çünkü o bana deðil, halkýma aittir. (...) Yahudiler milyonlarýný saklasýnlar. Ýmparatorluðum parçalanýnca belki de Filistin'i tek kuruþ ödemeden elde edeceklerdir. Fakat ancak kadavramýz parçalara ayrýlabilir. Vücudumuzun canlý canlý kesilip biçilmesine razý olamam." ("The Diaries of Theodor Herzl", Almancadan Ýngilizceye çeviren: Marvin Lowenthal, New York, 1962, The Universal Library, s. 152.)

Bir devlet baþkanýndan toprak satmasýný istemesindeki kabalýðýn farkýna varan Herzl, yanlýþ yaptýðýný anlar; lakin iþin peþini býrakmayacaktýr. Planlarýný suya düþüren bu sözler, Herzl'i etkilemiþ ve günlüklerine þu ilginç notu düþmeyi ihmal etmemiþtir: "Her ne kadar o sýrada hayallerime nokta koymuþ olsa da, Sultan'ýn bu hakikaten yüce sözlerinden etkilenmiþtim."



Sizin anlayacaðýnýz, Abdülhamid'in mücadele ettiði adam da hamhalatýn teki deðil, davasýna adanmýþ parlak zekâlardan biridir.

Herzl'in, orijinali Almanca olan günlüklerini (zira kendisi Ýsrail'in kurucusu sayýlsa da, pek çok Siyonist gibi Ýbranice bilmezdi) Ýngilizceye kýsaltarak çeviren Marvin Lowenthal, Abdülhamid'in Siyonist taleplerini reddini "superb", yani 'muhteþem' diye nitelendirirken, Herzl'in de bu ret cevabý karþýsýnda Sultan'a duyduðu "hayranlýk"a dikkat çekmektedir.

Ýþin esasý þuydu ki, iddia ettiði gibi zengin Yahudiler Herzl'in arkasýna çuvallarla para yýðmýþ deðildi; Abdülhamid de hafiyeleri vasýtasýyla bu durumu öðrenmiþti. Blöf yapýyordu Herzl; Sultan da bunu biliyor ama Siyonistlerin Avrupa içinde palazlanmalarýndan ve kendisine yeni bir pazarlýk kapýsý açmalarýndan memnuniyet duyuyordu.

Bunun için toprak satýn alma tekliflerini reddetmiþti ama Herzl'in sonraki projelerini dikkate alýr görünmüþtü. Bu defa Herzl teklifini Osmanlý'yý kalkýndýrmak gibi bugünkü yabancý sermayenin getirilmesine benzer bir kýlýða büründürmüþtü. Avrupalý Yahudi sanayiciler Osmanlý ülkesine yatýrým yapacak, ülkeyi, bu arada Filistin'i kalkýndýracaklardý. Buna karþýlýk Yahudilerin Filistin topraklarýna yerleþmesine izin verilmesini istiyorlardý.

Abdülhamid ise Siyonizm'i kullanmanýn, onu reddetmekten daha fazla iþine geleceðini biliyordu. Tekliflerine, kabul etmeyeceklerini bildiði bir karþý teklif getirdi: Yahudiler Osmanlý'nýn 30 milyon sterlin tutarýndaki dýþ borcunu ödemek üzere bir konsorsiyum (syndicate) kuracaklardý. Buna karþýlýk olarak Osmanlý topraklarýna yerleþmelerine izin verilecek fakat geldikleri ülkenin vatandaþlýðýndan çýkarak Osmanlý tebasý olacaklardý. Asýl vurucu þartsa sona saklanmýþtý: Yahudiler toplu olarak Filistin'e yerleþemeyecek, kitlesel yerleþmelerine izin verilmeyecek, deðiþik bölgelere daðýtýlacaklardý; beþ aile þuraya, beþ aile oraya.

Herzl'in baþýna "him taþý" düþmüþ gibi oldu. Onun bütün davasý ýrkdaþlarýný Filistin'e yerleþtirme planý üzerine kurulu deðil miydi? Bunu asla kabul edemezdi. Teklif yeterince cazip gelmedi diye düþündü. Daha fazla para toplamak için döndü. Ne ki paralý Yahudiler Sultan'dan Yahudilerin göçüne izin veren resmî bir berat almadýkça kesenin aðzýný açmaya yanaþmýyorlardý. Abdülhamid ise ne Filistin'e göçe izin veriyordu, ne de parayý görmeden resmî bir kabule yanaþýyordu. Mesele kilitlenmiþti.

Cohn (Herzl'in günlüklerinde Abdülhamid 'Cohn' þifresiyle geçer) sýký pazarlýkçý çýkmýþtý; çok þey istiyordu ama pek az þey veriyordu. Herzl 1902 Temmuz'unda son kez geldi Ýstanbul'a. O da ne? Sarayýn eþiðini aþýndýran birileri daha vardý. Fransýz Mösyö Rouvier Osmanlý maliyesini rahatlatacak tekliflerde bulunmak üzere bir toplantýdan çýkýp öbürüne giriyordu. Bunun üzerine Herzl, Filistin þartýndan vazgeçti, Mezopotamya'ya (Hayfa dahil) bir Yahudi göçüne resmen izin verildiði takdirde dostlarýnýn Fransýzlarýnkinden daha iyi bir teklifte bulunabileceklerini bildirdi saraya.

Eskiden kendisine ümit veren saray bendegâný nedense artýk yüz vermez olmuþlardý. Sözleriyle destekler görünüyor ama eylemleriyle baþka yöne baktýklarýný gösteriyorlardý. Sonunda Herzl, piyon olarak kullanýldýðýna acý bir þekilde tanýk oldu. Fransýzlara karþý pazarlýðý kýzýþtýrmakta kullanýlmýþ, anlaþma yapýldýðý için de artýk yüzüne bakan kalmamýþtý. Abdülhamid yine oyununu oynamýþ, Fransýzlarý tercih etmiþti.

Artýk Herzl'in defterinde Osmanlý sayfasý kapanýyor, Ýngiltere sayfasý açýlýyordu. Çantasýný toplarken not defterine þunlarý yazacaktý: Türkler gün gelecek, dilenci durumuna düþecek ve dizlerime kapanýp yalvaracaklardýr.

Yine de Abdülhamid'in Siyonistlere bu denli "müsait" davranmýþ olmasýný içlerine sindiremeyenler haklý olmakla birlikte diplomatik söylem ile gerçek niyet arasýndaki farký fark etmek önemlidir. Nitekim Yahudi araþtýrmacý Avram Galante'nin "Abdülhamid ve Siyonizm" baþlýklý makalesinde belirttiði gibi, Herzl'in görüþmesine aracýlýk eden Ýstanbul Hahambaþýsý Moþe Levi'nin 3 gün sarayda bekletildikten sonra Sultan'dan yediði aðýr zýlgýt her þeyi açýklýyor aslýnda. Bende toprak satacak göz var mý? diyordu Hahambaþýna. O ise, torununun Galante'ye anlattýðýna göre, aðlayarak Sultan'ýn ayaklarýna kapanýyor, yemin billah Herzl'in toprak talep edeceðini bilmediðini söylüyor, af diliyordu.

Abdülhamid'in cenazesi de bir gün törenle "Türkiye"ye getirilir mi acaba?

***

MUSTAFA ARMAÐAN - ZAMAN
_________________
[center]"........
Suskunluðum asaletimdendir
Her lafa verilecek bir cevabým var,
Lakin;
Bir lafa bakarým laf mý diye,
Bir de söyleyene bakarým adam mý diye"[/center]


[center]http://osmanmobilya1970.spaces.live.com/
[/center]
[center]http://mobilyaosman.blogspot.com/[/center]

[center][/center]
Baa dn
Kullancnn profilini grntle zel mesaj gnder Yazarn web sitesini ziyaret et AIM Adresi
sahina61



Kayt: 24 Oca 2007
Mesajlar: 1289

MesajTarih: r Mar 25, 2009 8:28 am    Mesaj konusu: Alntyla Cevap Gnder

Bizim tam bilgimiz olmadan ortaya maalesef ki birþey ortaya koyamýyoruz. Baþkalaýrýnýn gazýyla faklý þeyler yaparak bizleri kullanýyorlar. Bi de karalanan kiþi bizim aksimize birþey yaptý mý olan oluyor. Birçok tanýnmýþ sima bu konuda önce iftira attýklarýný sonra ise çekemediklerini söylemiþlerdi...
_________________
HH
Baa dn
Kullancnn profilini grntle zel mesaj gnder E-posta gnder AIM Adresi MSN Messenger
nceki mesajlar gster:   

Yeni balk gnder   Bala cevap gnder    Yeþilalan & Baltacýlý Köyleri Forum Forum Ana Sayfa -> Serbest Kürsü Tm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)


 
Gei Yap:  
Bu forumda yeni balklar aamazsnz
Bu forumdaki balklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarnz deitiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarnz silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsnz

Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB Group. Trke eviri: phpBB Trkiye
Tasarm : Mahmut ZDEMR