nceki balk :: Sonraki balk  
Yazar Mesaj
halukgta



Kayt: 21 ub 2015
Mesajlar: 87

MesajTarih: Cmt Hzr 27, 2015 7:32 am    Mesaj konusu: Ýmam ý Azam Ebu Hanife Ve Ýslam ý Anlayýþý. Alntyla Cevap Gnder

Bugün sizlere Hanefi mezhebinin kurucusu olduðu bilinen, Ýmam ý Azam Ebu Hanife’nin nasýl bir düþünceye sahip olduðu ve insanlarý hangi noktalarda aydýnlatmak isteyip, onlara adeta doðrunun þifrelerini hayatý boyunca vermeye nasýl çalýþtýðýný, bazý özel düþüncelerinden yola çýkarak, belki de hiç bakýlmayan bir pencereden bakmaya çalýþacaðým, Allah yanýltmasýn.

Hayatýný okuduðunuzda kendisinin demokrat, adalet timsali, insanlara insan olduðunu unutturmadan hitap eden, açýk fikirli ve karþýsýndaki düþüncelere deðer veren bir ilim adamý olduðunu göreceksiniz. Yüzlerce yýl önce yaþamýþ, bir ilim adamýnýn hakkýndaki bilgiler, elbette birçok insanlar tarafýndan eklemeler ve deðiþiklikler yapýlarak günümüze kadar geldiði aþikârdýr. Zaten benim de bahsetmek istediðim detaylar deðil, tam tersine ilim adamýnýn hayat görüþü, davranýþlarý, Kur’an ý anlamaya çalýþma ve yaþama yöntemleri olacaktýr. Diðer konularda, sevenlerin istemeden ekledikleri, ya da düþmanlarýnýn kötü niyetlerle ilavelerinin, neler olduðunu yalnýz Allah bilir.

Ýmamý Azam Ebu Hanife, gerçek ilim adamý olduðunu, araþtýrmacý ve özgür iradesini kullanmasý ile ön plana çýkmýþ, o devrin en önemli âlimlerinden olduðunu kanýtlamýþtýr. Ebu Hanife'nin yaþadýðý yer ve çaðda itikâdý fýrkalar çoðalmýþ, onlarý inceledikten ve bir müddet takip ettikten sonra, hiçbirisine tabi olmadan, ilim ve araþtýrmalarýna özgürce devam etmiþtir. Ebu Hanife’yi anlatanlar, bakýn nasýl tarif ediyor.

(Tefekkürü çok, konuþmasý az, ALLAH'IN HUDUDUNU OLABÝLDÝÐÝNCE GÖZETEN, dünya ehlinden uzak duran, faydasýz ve boþ sözlerden hoþlanmayan, sorulara az ve öz cevap veren, çok zeki bir müctehid ve ilim adamýydý.)

Ýyi bir eðitim alan, sonunda Hocalýk mertebesine eren, güvenilir bir insandý. Þunu da söylemeliyim ki, bu kadar özgür düþünceleriyle, saygýnlýðýyla hayatý boyunca zorluklarla karþýlaþtýðý gibi, çok düþmanda edindi. Saðlýðýnda kýymeti bilinmeyen bir ilim adamýydý, dersek yanlýþ olmaz.

Þimdide öðrencilerini, nasýl bir yöntemle yetiþtirdiðini anlatmak istiyorum. Vereceðim örneði lütfen iyice düþünün, acaba günümüzde, Ýmam ý Azam Ebu Hanife’nin yolunu takip ediyoruz diyenler, bu yolumu takip ediyorlar dersiniz?

(Talebelerine verdiði dersleri ise mükemmel bir usul ile yürütürdü. Bir taraftan fýkhýn eski hadiselere ait bilinen hükümleri takrir edilir (anlatýlýr) ve müzakere yapýlýr, diðer taraftan yeni hadiselere ait hükümler bulunurdu. Geçmiþ ve yaþanmakta olan hadiselerin hükümleri takrir edilirken, bunlara benzeyen veya ayný cinsten olup da gelecekte vuku bulabilecek hadiselere ait hükümler de araþtýrýlýrdý. Dolayýsýyla imam-ý Azam'ýn derslerinde geçmiþ ve yaþanmakta olan halin meselelerinden baþka, geleceðe ait meselelere de yer verilirdi.)

Yukarýdaki yazýyý anlamaya çalýþalým. Önce fýkýh kelimesine açýklýk getirelim.

(Ýnsanlar arasýndaki iliþkilerle ilgili olarak dinî hükümleri ayrýntýlý delilleriyle bilmek.)

Burada geçen delil hiç kuþkusuz Kur an. Demek ki Büyük Âlim Ebu Hanife, bakýn öðrencilerini nasýl yetiþtiriyormuþ. Önce, eski hadiselere ait bilinen hükümleri anlatýlýr, müzakere edilir yani konuþulur, tartýþýlýr ve o devrin koþullarýna göre niçin böyle bir karar verilmiþ önce anlaþýlmasý saðlanýr, daha sonra yeni hadiselere ait hükümler bulunurmuþ. Daha sonrada geçmiþte olanlar ile yaþanmakta olan hadiseler karþýlaþtýrýlýp tartýþýlýrken, ileride oluþabilecek olaylarý dahi tartýþma konusu edilip, en doðru bulunmaya çalýþýldýðýný söylüyor. Yani bizden öncekiler buna inanýyormuþ, bizlerden inanmalýyýz demek yok.

Günümüzde Ýslami konular bu yöntemle mi anlatýlýyor, anlaþýlmaya çalýþýlýyor dersiniz? Araþtýrmaya bakar mýsýnýz, önce bir olayýn ilk devirlerde ne þekilde anlaþýlýp uygulanýldýðý araþtýrýlýyor, daha sonra kendi yaþadýklarý döneme onu aynen almayýp, günün þartlarýna göre uyarlýyorlar. Ýþte Ýslam ý yaþamak böyle olur. Allah ta bunu istiyor, ya günümüzdeki anlayýþ nasýl dersiniz, bu yöntem mi kullanýlýyor?

Ýmamý Azam Ebu Hanife’nin, Ýslam a bakýþýna ve çok özel mantýðýna bakmaya devam edelim. Þimdi vereceðim örnek, bir insanýn Kur’an ýn ýþýðýndan, onun rehberliðinden ne kadar faydalanýp, kalbinin Kur’an aþkýyla çarptýðýna, güzel bir örnek olduðunu göreceksiniz, lütfen ibretle okuyunuz.

(Talebesi Züfer'den nakledilen þu rivayet de, onun sabit fikirli olmadýðýný ortaya koymasý ve istiþareye verdiði önem bakýmýndan dikkat çekicidir. Züfer þöyle der: "Ebu Hanife'nin derslerine devam ederdik, Ebu Yusuf ve Muhammed ibnu Hasan da bizimle birlikte okurlardý. Biz Ebu Hanife'nin görüþlerini yazardýk. Bir gün Ebu Hanife, Ebu Yusuf'a hitaben: "EY YAKUP VAY HALÝNE! BENDEN HER ÝÞÝTTÝÐÝNÝ YAZMA. BEN BUGÜN BÖYLE DÜÞÜNÜYORUM. YARIN ONU BIRAKABÝLÝRÝM. YARINKÝ GÖRÜÞÜMÜ ERTESÝ GÜN TERK EDEBÝLÝRÝM" dedi." (Ýbnu Muin, Tarih, II. Cilt, sh. 607; Baðdadi, Tarih, XIII. Cilt, sh. 402)

Düþünebiliyor musunuz, bu örnek ve âlim insanýn sözlerini. Söylediðim sözler bugün için doðru olabilir, yarýn için doðrularý o gün þartlarýna göre deðiþtirebilirim diyor. Onun için söylediklerimi yazmayýn, bu sözleri ileride dinin deðiþmez temeli sananlar olabilir, demeye çalýþýyor adeta, ondan dolayý yazmanýzý istemiyorum diyecek kadar, ileri görüþlü bir âlim olduðunu gösteriyor bizlere.

Günümüzde anlatýlanlarla bu sözleri karþýlaþtýrýn bakalým, onun düþüncelerimi anlatýlýyor topluma bugün? Bu sözleri duyunca peygamberimizin de ayný þekilde söylediði sözler geldi aklýma.

(Ey Yakub vay haline! Benden her iþittiðini yazma.)

Ýþte ilim adamý ve Kur’an ýn vermek istediði tebliði çok iyi anlayan bir âlim. Peygamberimizin izinde olduðunu, nasýlda Kur’an dýþýndan söylenen sözlerin, kesin doðru olamayabileceðini, ancak o günkü þartlarda yol gösterebileceðini, hatta dinin deðiþmez kurallarý olmadýðýný anlatýyor bizlere, anlayana anlamak isteyene tabi.

Aþaðýda yazdýðým örnek, bizlere çok þeyler anlatýyor. Düþünen, aklýyla iman eden, Kur’an ý rehber alanlar için elbette.

(Yine onun: "Bu bizim söyleyebildiðimiz en güzel sözdür. KÝM BÝZÝM SÖZÜMÜZDEN DAHA DOÐRU BÝR SÖZ GETÝRÝRSE, O HAKÝKATE BÝZÝMKÝNDEN DAHA YAKINDIR" dediði; "Senin bu verdiðin fetvalar doðruluðunda hiç þüphe olmayan hakikatler midir?" diye sorulunca da: "Bilmiyorum belki de yanlýþlýðýnda hiç þüphe olmayan yanlýþtýr" þeklinde karþýlýk verdiði nakledilmektedir. (Baðdadi, Tarih, XIII: Cilt, sh. 352)

Yukarýda verdiðim örnek, günümüzde hiç bahsedilmeyen, anlatýlmayan, ama Ýslam ý yaþamak ve anlamanýn en doðru yöntemi olduðunu, daha o zamanlar Âlim, Ýmamý Azam anlamýþtýr.

Düþünebiliyor musunuz, benim sözüm en doðrusu olmayabilir, eðer daha doðru ve daha güzel bir söz, bizim sözümüzün üstüne gelirse o hakikate, doðruya bizim sözümüzden daha yakýndýr diyerek, HEM KENDÝ BÜYÜKLÜÐÜNÜ GÖSTERMÝÞ, HEM DE BÝZLERE GERÇEK DOÐRUYU NASIL BULACAÐIMIZ HAKKINDA YOL GÖSTERMÝÞTÝR.

Yazýnýn sonundaki soruya verdiði cevap ise, bence büyük bir asalet ve âlicenaplýk örneði; Sizin verdiðiniz fetvalar gerçek doðrular mýdýr diye kendisine sorulduðunda, verdiði cevaba ve alçak gönüllülüðe bakar mýsýnýz?

‘’BÝLMÝYORUM BELKÝ DE YANLIÞLIÐINDA HÝÇ ÞÜPHE OLMAYAN YANLIÞTIR"

Doðrusu bu cevabýn bile ne demek istediðini, ne anlattýðýný anlayamayan o kadar âlim var ki aramýzda.

Ebu Hanife’yi daha iyi anlayabilmek için, öðrencilerine gösterdiði yolu bilmemizde yarar var, bakýn öðrencilerine nasýl bir yöntem öneriyor?

(Onun talebelerine verdiði öðütlerde, ÝLÝMDE HÜR DÜÞÜNCE VE ARAÞTIRMANIN YOLLARININ TUTULMASI, cahil ve mutaassýplardan uzak durulmasý gibi önemli kayýtlar vardýr: "Halka yaklaþ, fâsýklardan uzaklaþ. Ýnsanlýðýnda kusur etme, kimseyi küçük görme. BÝR MESELEDE GÖRÜÞÜNÜ SORANA BÝLÝNEN GÖRÜÞÜ TEKRARLA VE SONRA O MESELEDE ÞU VEYA BU ÞEKÝLDE BAÞKA GÖRÜÞLER DE BULUNDUÐUNU ZÝKRET.)

Yukarýda önerilen yöntemin, günümüzde sözü bile edilmez. Ýþte örnek ilim adamý ve sözleri. Hür düþünceyi araþtýrmacý olunmasýný öneriyor. Acaba günümüzde dergâhlarda, cemaatlerde, dinin anlatýldýðýný söyledikleri toplantýlarda, böyle bir yol mu izleniyor. Yoksa Büyük âlim Ýmamý Azam Ebu Hanife’nin, özellikle benim söylediklerimi yazmayýn sakýn, bu gün söylediðimi günün þartlarýna göre yarýn deðiþtiririm dediði sözlerin hiç anlaþýlmayýp, o günkü devirde söylenenler mi yoksa günümüzde din ve iman adýna deðiþmeyen kurallar diye öðretiliyor bizlere?

Yorum sizlerin. Düþünebiliyor musunuz, öðrenciye verilen öðüde bakar mýsýnýz, size bir meselede görüþünüz sorulursa, bilinen görüþü tekrarla, ama o meselede konuþulan diðer görüþleri de onlara anlat, diyebilecek kadar akýllý ve her görüþe saygýlý bir insan.

Peki, günümüzde ne yapýlýyor? Kendi görüþüne katýlmayanlara, býrakýn baþka görüþün olduðunu söylemeyi, diðer görüþlerdeki inananlarý, Müslüman kabul etmeyen, bir zihniyet hâkim ne yazýk ki Ýslam âleminde. Her kez Kur’an dýþýndan kendi inandýklarýnýn, gerçek doðru olduðunda inatla iddia edip, ona inanmayý sürdürmekte, o konuda taviz vermeyip, din kardeþinin canýný bile almaktan çekinmemektedir.

Ýmamý Azam Kur’an ý anlamak için, aklýn ön plana çýkmasý gerektiðini anlayan ve Kur’an ý anlamaya çalýþýrken, hiçbir tesir altýnda kalmadan düþüncelerini söyleyen bir âlimdi. Onun için saðlýðýnda alýþýlmamýþ çýkýþlarda ve açýklamalarda bulunduðu için, özellikle yöneticilerle arasý pek fazla iyi gitmemiþtir. Kendisine yapýlan Kadýlýk teklifini kabul etmemiþ ve BÝR ÂLÝMÝN ÖZGÜRCE KONUÞABÝLMESÝ ÝÇÝN, SÝYASÝLERDEN UZAK KALMASI GEREKTÝÐÝNÝ, O DEVÝRDE ANLAYABÝLEN NADÝR BÝLÝM ADAMLARINDAN OLDUÐUNU GÖSTERMÝÞTÝR.

Günümüzde kendilerine âlim diyenlerin, siyasilerle ne halde olduklarýný, söylemeye gerek yok sanýrým. Bugün koltuk kapma çabasýndaki kiþilerin konumunun deðerlendirmesini, sizlere býrakýyorum.

Devrin sultanlarý ve yöneticileri birçok ilim adamýný, kendi çýkarlarýna kullanmýþ ve fetvalar verdirmiþ, günümüze kadar gelen birçok yanlýþ inancýn, hurafenin belki de farkýnda olmadan mimarlarý olmuþlardýr. Ýþte tüm bunlara karþý çýkan Ýmamý Azam ne yazýk ki düþüncelerinden, fikirlerinden dolayý söylendiðine göre zindanlarda can vermiþtir. Bu sona ulaþmasýnýn en büyük nedeni bence, ÝSLÂM'IN ESASLARINA UYMAYAN HADÝS VE BÝLGÝLERÝ REDDETMESÝDÝR.

Ýmamý Azam Ebu Hanife ye saðlýðýnda, birçok haksýzlýklar yapýlarak, o devirde hiç ayrým yapýlmadan, deðer verilen hadisler konusunda, kendisini küçük düþürmek için, onun hadis bilmez, bildiði hadisler 17 ya da 50 taneyi bile geçmez diyerek, akýllarýnca toplumun gözünden düþürmek adýna, birçok sözler söylemiþlerdir.

Önemli olan çok yanlýþý bilmek deðil, arasýndaki doðrularý ayýrt edebilmektir. Ama ne yazýk ki hem o devirde, hem de günümüzde ÝYÝ MÜSLÜMAN’IN ÖLÇÜTÜ NE KADAR HADÝSE, KUR’AN SÜZGECÝNDEN GEÇÝRME GEREÐÝ DUYMADAN, DÜÞÜNMEDEN KABUL EDÝP ÝMAN ETMEKLE ÖLÇÜLÜR HALE GELMÝÞ. Ýþte Ýmamý Azam, her önüne gelen hadise deðil, Kur’an a uyan hadislere inanmýþ ve kabul etmiþ, örnek bir ilim adamýdýr.

Sonuç olarak þunu söylemek isterim. Hayatý boyunca hiçbir itikati fýrkaya tabi olmadan yaþayan araþtýrmacý, özgür düþünceye sahip, kendisinin bile yanýlabileceðini açýk yüreklikle söyleyen bir insanýn, kendisi acaba bir fýrka, mezhep kurup kurmadýðý konusuna gelmek istiyorum.

Ebu Hanife saðlýðýnda asla böyle bir þeye niyetlenmemiþ, tek yaptýðý kendi ilmini öðrencilerine vermeye çalýþmak olmuþtur. Kendi söylediklerini, o günkü þartlara göre, olaylar sonucunda verdiði kararlarýndan, daha sonra vazgeçeceðini açýk yüreklilikle söyleyen bir insan, sözlerinin yazýlmasýna bu doðrultuda izin vermeyen bu örnek âlim, isteseydi saðlýðýnda bir mezhep kurabilirdi, ama kesinlikle kurmamýþtýr. Peki, günümüzde kurulan Hanefi mezhebini kim kurmuþtur o zaman, diye soru geliyor akla. Bakýn nasýl kurulmuþ bir alýntýyla aktaralým.

(Ölümünden sonra ders halkasýný Ebû Yusuf sürdürdü. Vefatýndan sonra fetvalarý yazýlýp, doktrini sistemleþtirildi. Hanefilik kanun ve asýllarýyla Ýslâm dünyasýnýn dört bucaðýna yayýlmýþtýr. MEZHEBÝ SÝSTEMATÝK HALE GETÝREN, ÝMAM MUHAMMED EÞ-ÞEYBÂNÎ'DÝR. el-Asl, el-Câmi'ü's Saðýr, el-Câmi'ü'l-Kebîr, ez-Ziyâdât, es-Siyerü'l-Kebû'i yazan odur. Bu kitaplar güvenilir rivayetler olarak zikredilerek "Zâhirü'r Rivâye" veya "Mesâilü'l-Usûl" adýyla mezhebin ana kaynaklarý sayýlmýþtýr (Bk. Hanefi mezhebi). Talebelerinin toparladýðý "el-Fýkhu'l Ekber", kesin olarak Ýmam Âzam'a aittir ve ehli sünnet akidesinin temel kitabýdýr.)

Yazýmda aktarmaya çalýþtýklarým, Ýmamý Azam Ebu Hanife nin hayata bakýþý, fikirleri, topluma vermek istediði mesajý içermekteydi. Tüm yazdýklarýmý tekrar hatýrlayýnýz lütfen. Kendi sözünün en doðru söz olmayabileceðini dahi söyleyen, daha iyisini getirenin sözlerini kabul edeceði mesajýný vererek, ilme açýk olduðunu anlatan, hatta belki de kendi sözlerinin yanlýþ olabileceði büyüklüðünü söyleyerek, insanlarýn uyanýk olmasýný saðlayan, bugün söylediðini yarýn günün þartlarýna göre deðiþtirebileceði mesajýný veren, söylediði sözlerin yazýlmasýna izin vermeyen bir Âlim, ACABA ÖÐRENCÝLERÝNÝN YAPTIÐI YANÝ, FETVALARININ YAZILIP BÝR DOKTRÝN HALÝNE GETÝRÝLMESÝNE VE BÝR MEZHEP KURULMASINA, MÜSAADE EDER MÝYDÝ? Aþaðýdaki söylenen söz, çok düþündürücüdür, bakýn neler yapýlmýþ.

(Vefatýndan sonra fetvalarý yazýlýp, doktrini sistemleþtirildi. Hanefilik kanun ve asýllarýyla Ýslâm dünyasýnýn dört bucaðýna yayýlmýþtýr. Bu kitaplar güvenilir rivayetler olarak zikredilerek "Zâhirü'r Rivâye" veya "Mesâilü'l-Usûl" adýyla mezhebin ana kaynaklarý sayýlmýþtýr)

Bu sözleri çok iyi düþünmeli ve analiz etmeliyiz. Bu kitaplarýn güvenilir rivayetler olduðunun söylenmesi yukarýda yazdýðým, yine Ýmamý Azamýn kendi sözleriyle ne kadar uyumlu olduðunu, sizlerin yorumuna býrakýyorum. Tek kanun koyucu KUR’AN dýr, beþerin sözleri ise gelip geçici sözlerdir. Bunu Ýmamý Azam ýn sözlerinden açýk yüreklilikle anlýyoruz. Yorum sizlerin, Âlim insan saðlýðýnda eminim þu ayetleri hatýrlayarak, hiçbir fýrkaya tabi olmadan, Allah ýn verdiði aklý kullanarak çalýþmýþ ve yaþamýþtýr. Bunu anlatmak içinde elinden geleni yapmýþ, dine nifak sokmak için gayret gösterenlerin iþine gelmediði içinde, sonunda zindanlarda vefat etmiþtir.

Enam 159: DÝNLERÝNÝ PARÇA PARÇA EDÝP GURUPLARA AYRILANLAR VAR YA, SENÝN ONLARLA HÝÇBÝR ÝLÝÞKÝN YOKTUR. Onlarýn iþi ancak Allah'a kalmýþtýr. Sonra Allah onlara yaptýklarýný bildirecektir.

Rum 32; DÝNLERÝNÝ PARÇALAYAN VE BÖLÜK BÖLÜK OLANLARDAN (olmayýn. Bunlardan) her fýrka, kendilerinde olan ile böbürlenmektedir.

Yukarýdaki Rabbin sakýn bölünmeyin ayetlerini gören âlim Ýmamý Azam, yaþamý boyunca asla bir mezhep ya da fýrka ya bölünmemiþ, ya da kendisi tabi olmamýþtýr. Ölümünden sonra, onun adýna öðrencilerinin kurduðu mezhep, fetvalarýnýn yazýlýp doktrinleþtirilmesinden doðmuþtur. Yorum sizlerin.

Allah ýn Kur’an ýþýðýný kalbimizden, eksik etmemesi dileklerimle.

Saygýlarýmla
Haluk GÜMÜÞTABAK
http://hakyolkuran.com/
Baa dn
Kullancnn profilini grntle zel mesaj gnder Yazarn web sitesini ziyaret et
nceki mesajlar gster:   

Yeni balk gnder   Bala cevap gnder    Yeþilalan & Baltacýlý Köyleri Forum Forum Ana Sayfa -> Dini Konular Tm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)


 
Gei Yap:  
Bu forumda yeni balklar aamazsnz
Bu forumdaki balklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarnz deitiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarnz silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsnz

Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB Group. Trke eviri: phpBB Trkiye
Tasarm : Mahmut ZDEMR