Cennet Ucuz Deðil, Cehennem Dahi Luzumsuz Deðil

[myefsane]

"CENNET UCUZ DE��L, CEHENNEM DAH� LUZUMSUZ DE��L"

Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin küfre karþý vermiþ olduðu mücadele tüm müminler için örnek teþkil etmiþtir. Hayatýnýn tüm dönemlerinde bu mücadelesi sürmüþ, karþýlaþtýðý tüm zorluklar onun imanýnýn artmasýna vesile olmuþtur.

Hayatýnýn her safhasýnda Kur'an ve sünnetin ihyasý için mücadele veren Üstad, her olaydan ders çýkarmasýný bilmiþtir. Hatta kendisine iþkence yapan kiþilerin, yalnýzca kader-i ilahinin bir tecellisi sonucu olduðunu ve onlarýn da farkýnda olmasalar da birer hizmet ehli olduðunu söylemiþtir. Son günlerindeki þu sözleri bunu vurguluyor;

"Bize iþkence edenler, kader-i ilahinin sýrlarýna akýl erdiremeyerek, hakikat-ý ilahiyenin inkiþafýna hizmet ettiler. Bizim vazifemiz onlar için yalnýz hidayet temennisinden ibarettir. Ben çok hastayým, ne yazmaya, ne söylemeye takatim kalmadý, belki de bunlar son sözlerim olur. Medresetüzzehra'nýn Risale-i Nur talebeleri bu vasiyetimi unutmasýnlar."

Baþýna gelenler ve ona karþý uygulanan zulümler, onun anlayýþýný ve ufkunu geniþletmiþ, imanýný arttýrmýþtýr.

"Risale-i Nur'da isbat edilmiþtir ki, bazen zulüm içinde adalet tecelli eder. Yani insan bir sebeple, bir haksýzlýða ve zulme maruz kalýr, baþýna bir felaket gelir, hapse de mahkum olur. Fakat bu vakýa adaletin tecellisine bir vesile olur. Kader-i ilahi baþka bir sebepten dolayý, cezaya, mahkümiyete istihkak kesbetmiþ olan kimseyi bu defa bir zalim eliyle cezaya çarptýrýr, felakete sürer. Bu adalet-i ilahiyenin bir nevi tecellisidir"

Üstad kendisine atfedilen suçlarýn ve yapýlan zulümlerin nedenini ve hikmetini bir müddet sonra kavradýðýný söyler.

"Allah'a binlerce þükürler olsun ki, yirmisekiz senedir dini siyasete alet ittihamý altýnda kader-i ilahi ihtiyarým haricinde dini, hiç bir þeye alet etmemek için beþerin zalimane eliyle mahz-ý adalet olarak beni tokatlýyor, ikaz ediyor. Sakýn diyor, iman hakikatýný kendi þahsýna alet yapma, ta ki, imana muhtaç olanlar anlasýnlar ki, yalnýz iman konuþuyor, nefsin evhamý þeytanýn desiseleri kalmasýn, sussun."

Düþünce ve niyet salihane olunca da Cenab-ý Allah onu muvaffak kýlýyor, Risale-i Nurlarýn etkisini arttýrýyordu. O'nun deyiþiyle "Risale-i Nur'un bahsettiði hakikatlerin aynýný yüzbinlerce kitaplar daha beliðane neþrettikleri halde, yine küfr-ü mutlaký durduramýyorlar. Küfr-ü mutlakla mücadelede bu kadar aðýr þeriat altýnda Risale-i Nur bir derece muvaffak oluyorsa, bunun sýrrý iþte budur. Said yoktur, Said'in kudret ve ehliyeti de yoktur, konuþan yalnýzca hakikattir, hakikat-ý imaniyedir. Adil kadere de derim ki,
ben senin bu þefkatli tokatlarýna müstehak idim. Yoksa herkes gibi gayet meþru ve zararsýz olan bir yol tutarak þahsýmý düþünseydim iman hakikatinde bu büyük ve manevi kuvvetimi kaybedecektim. Ben maddi ve manevi her þeyimi feda ettim, musibete katlandým. Bu sayede hakikat-ý imaniye her tarafa yayýldý."

Evet...çile çekmeden baþarýya ulaþmak ve ondan tad almak mümkün deðil. Tüm peygamberlerin baþarýsý ve etkisi de buradan kaynaklanmaktadýr. Onlarýn baþarýlarý hep çileleriyle orantýlý olmuþtur. Küfrün baskýsý ve zulmü ne kadar büyükse baþarý ve ahiretteki karþýlýðý da o derece yüksek olmuþtur. Peygamberler, resuller, müceddidler, alimler ve islam mücahidlerinin baþarýlarýnýn kaynaðý ahiret hayatýný çokça düþünüp ona göre davranmalarýndandýr. Onlar iman edenler için cennet hayatýný arzulayýp, müjdelerken, inkar edenler için de cehennem'in luzumlu olduðunu yakinen anlamýþlardýr.

Üstad'ýn ifade ettiði gibi; "Cennet ucuz deðil, cehennem dahi luzumsuz deðil."

Kaynak