nceki balk :: Sonraki balk  
Yazar Mesaj
halukgta



Kayt: 21 ub 2015
Mesajlar: 87

MesajTarih: Pr Mar 09, 2017 7:55 am    Mesaj konusu: Kur'an da Geçen NEBÝ Ve RESUL Kavramlarý Ne Anlama Geliyor. Alntyla Cevap Gnder

Kur’an da Nebi ve Resul kavramlarý çok geçer. Bu kelimelerin anlamlarý konusunda, birçok görüþler ileri sürenler vardýr. Hatta Kur’an da geçen Nebi ve Resul kelimelerinin ortak ismi bulunmuþ, ayetler tercüme edilirken Arapça olmayan Farsça olan, Peygamber olarak genelde tercüme edildiðini görürüz. Bu kelimenin aslýnda bizlerin dilinde, alýþkanlýk haline de geldiðini söylemeliyim, buna bende dahilim. Peygamber haber getiren anlamýndadýr ama Nebinin anlamý çok farklýdýr. Öyle ayetler var ki, NEBÝ ve RESUL kelimesine peygamber der geçersek, ayetlerin anlamlarýnda farklýlaþma olduðu gibi, ayetler arasýnda da çeliþkiler yaratýrýz. Ayrýca ayetin özellikle bizlere vermek istediðini de anlayamayýz. Yoksa normal konuþma esnasýnda, peygamber dendiðinde hepimiz kimden bahsedildiðini biliyoruz, burada bir sorun olmuyor. Belki de kolayýmýza da geliyor diyebiliriz.

Allah ayný ayette bazen, her iki kelimeyi de kullanýyor. Eðer bu iki kelime ayný anlama gelseydi sizce kullanýr mýydý? Önce bizler bu iki kelimenin ne anlama geldiðini doðru anlamalýyýz ki, Kur’an ý anlamaya çalýþýrken büyük yanlýþlara düþmeyelim. Bir örnek vermek istiyorum. Ali Ýmran 81. ayet de þu cümleler geçer, genel çoðunluk tercümelerde böyledir.

(Allah, PEYGAMBERLERDEN þöyle söz almýþ ve “Bakýn size kitap ve hikmet verdim, þimdi yanýnýzda bulunaný doðrulayýcý bir PEYGAMBER geldiðinde ona mutlaka inanacak ve yardým edeceksiniz…..)

Hâlbuki peygamber diye çevrilen ilk kelime Kur’an da, NEBÝ diye geçer. Ýkinci olarak yazýlan peygamber kelimesi ise Kur’an da, RESUL olarak geçer. Þöyle diyebilirsiniz ne fark eder ki, hepsinde kimden bahsedildiðini anlýyoruz. Kur’an da geçen diðer ayetlerin ne anlatmak istediðini doðru anlamak istiyorsak, ÇOK ÞEYÝN FARK ETTÝÐÝNÝ GÖRECEKSÝNÝZ. Bu ayette Allah, Nebiden bir söz aldýðýný ve onun içinde onlara kitap ve hikmeti yani bilgeliði verdim diyor. Daha sonra sizlere, Kur’an ý doðrulayýcý bir RESUL gönderiyorum ona uyun diyor. Neden Kur’an ý teblið ederken elçisine, özellikle RESUL kelimesini kullanýyor. Burasý çok önemli.

Meryem 30: Çocuk þöyle dedi: «Ben, Allah'ýn kuluyum. O, bana Kitab'ý verdi ve beni PEYGAMBER yaptý.» (Diyanet vakfý meali)

Ayette geçen Peygamber diye çevrilen kelime Kur’an da NEBÝ olarak geçer. Bu ayetin bir ayet öncesinde, Meryem anamýz Hz. Ýsa daha bebek iken konuþtuðunu söylüyor ve gelenlere çocuðu dinleyin dediðinde onlar þaþýrýyor ve beþikteki çocukla mý konuþalým diyor. Hz. Ýsa da yukarýdaki sözleri söylüyor. Yani Hz. Ýsa Allah bana, NEBÝLÝK MAKAMI VERDÝ DÝYOR.

Bu ayet üzerinde, sizlerin düþünmenizi rica ediyorum, çünkü bu ayetten NEBÝ ve RASUL kelimesinin anlamlarýný ortaya çýkarmýþ olacaðýz. Allah yukarýdaki ayette Hz. Ýsa ya daha bebekken NEBÝLÝK makamýný verdiyse, onun RESUL LÜK görevinin de, daha bebekken baþladýðýný söyleyebilir miyiz? Din ve inanç adýna, daha sorumluluk yaþýna dahi gelmemiþ bir kiþinin Rasul lük, elçilik yani teblið görevinin baþladýðýný tam olarak söyleyemeyiz. Zaten ayeti tercüme edenlerin bir kýsmý bunu dikkate alarak þöyle çeviri yapmýþ.(Bunun üzerine beþikteki bebek þöyle konuþtu: “Þüphesiz ben Allah'ýn kuluyum. Bana Kitab'ý (Ýncil'i) VERMEYÝ HÜKME BAÐLADI. Benim peygamber olmamý takdir etti.”) NEBÝ OLMASINI TAKDÝR ETTÝÐÝNÝ SÖYLÜYOR AYET. Allah Hz. Ýsa ya böyle yüceltilmiþ bir makam vererek, gelecekte bu kiþinin sizlere tebliðleri olacaðýný, yani Rasul olacaðýný bildiriyor ayette. Buradan da anlýyoruz ki, NEBÝ kelimesinin anlamý farklý, RESUL kelimesinin anlamý farklý, bir birine karýþtýrmamak gerekir.

NEBÝLÝK ALLAH TARAFINDAN, YÜKSEK MAKAMA GETÝRÝMÝÞ KÝÞÝ ANLAMINA GELÝYOR. YANÝ NEBÝLÝK MAKAMIN ADI. RESUL ÝSE ALLAH DAN ALDIÐI VAHYÝ, EMÝRLERÝ ÝNSANLARA TEBLÝÐ EDEN ANLAMINA GELÝYOR.

Hac suresi 52. ayetinde özellikle bu iki kelime ayrý ayrý kullanýlýyor ki, farklý anlamlara geldiði anlaþýlsýn” Senden önce hiçbir RESUL VE NEBÝ göndermedik ki, bir þey temenni ettiði zaman, þeytan onun bu temennisine dair vesvese vermiþ olmasýn.” Bu ayetten de anlýyoruz ki, bu iki kelimenin asýl anlamlarýný doðru öðrenmediðimiz takdir de, ne Kur’an ý doðru anlayabiliriz, nede Ýslam ý doðru yaþayabiliriz. Kur’an bu iki kelimenin ortak anlamýný da farklý ayetlerde açýklarken, biz nebileri de, Rasulleri de MÜJDELEYÝCÝLER VE UYARICILAR OLARAK GÖNDERÝRÝZ DÝYOR. Bunun dýþýnda asla bir yetkileri yoktur.

Kur’an da dikkatimizi çeken çok önemli konu ise, Yaradan özellikle ALLAH a ve RESULE uyun diye geçer. Bu emir hiçbir ayette, ALLAH A VE NEBÝYE UYUN DÝYE GEÇMEZ. Acaba neden. Örneðin Ali Ýmran 132. ayette “Allah'a ve Resûl'üne itaat edin ki rahmete kavuþturulasýnýz.” der. Ama Kur’an ý tercüme edenlerin genel çoðunluðu, peygambere itaat edin diye çevirirler. Söylediðim gibi NEBÝLÝK, yüksel dereceli makamýn adýdýr.

Yaþadýðýmýz dönemde, VALÝ olarak atanmýþ bir kiþiyi düþünün. Bu kiþi görevi esnasýnda, devleti yönetenlerin çýkardýðý kanunlar ve kendisine verdiði yetkiler ile makamýnda görev yapar. Bu kiþi o görevde bulunduðu her anýnda validir, ama toplumu yönetirken vereceði emirlerde, hiçbir zaman kendi kafasýna göre yönetmez, kanunlara göre hükmeder, görevini yapar. Özel hayatýyla ilgili konularý iþine asla karýþtýrmaz, bu kanunlarla yasaklanmýþtýr. YANÝ BU MAKAM ONA, YETKÝ VE GÜÇ VERÝR. AMA KÝÞÝSEL YAÞAMINDA, KENDÝ ÞAHSI ADINA, KARÞISINDAKÝ KÝÞÝYE ARZU YA DA ÝSTEKLERÝNÝ ÝLETTÝÐÝNDE, KÝÞÝ EÐER UYGUN GÖRMÜYORSA, BU ÝSTEÐÝNÝ KABUL ETMEYÝP, YERÝNE GETÝRMEYEBÝLÝR.

Þimdide bu konuyu, Kur’an da geçen ayetlerden örneklerle anlamaya çalýþalým. Peygamberimiz Allah ýn vahiylerini teblið ederken, RESUL olma görevini kullanýyordu ki, bu durumda Allah elçisine kesin itaati emretmiþtir. ÇÜNKÜ ALLAH IN RASULÜ, ALDIÐI VAHYÝ TEBLÝÐ EDÝYORDU, ASLA VAHYÝN DIÞINA ÇIKMADAN. BUNU BÝRÇOK AYETÝNDE DE ÝZAH EDÝYOR BÝZLERE VE NE DÝYORDU? BEN YALNIZ KUR’AN A UYARIM. BENÝM GÖREVÝN SADECE TEBLÝÐ ETMEKTÝR. BURADAN ÞUNU ANLIYORUZ, MUTLAKA UYULMASI GEREKEN, RESULÜN ALLAH IN TEBLÝÐ ETTÝ VAHYÝDÝR.

http://www.hakyolkuran.com/sayfa/105/allah-in-elcisine-verdigi-gorev-yetki-ve-sorumluluk

Geleneksel Ýslam anlayýþýnýn, bu iki kelimenin anlamýný, özellikle birleþtirerek kullanmasýnýn, çok özel nedeni vardýr. Eðer NEBÝ ve RASUL kelimelerinin gerçek anlamý, toplum tarafýndan fark edilirse, GÜNÜMÜZDE ÝNANILAN, DÝNÝN KUR’AN DAN SONRA ANA KAYNAÐI ÝLAN EDÝLEN, SÜNNET/HADÝSLER OLMAZSA ÝSLAMI YAÞAYAMAYIZ ÝNANCI ÇÖKER, YOK OLUR. Sizlere bazý örnekler vermek istiyorum, konunun daha iyi anlaþýlmasý için. Acaba söylendiði gibi, peygamberimiz Kur’an ýn dýþýndan, dine hükümler koymuþ olabilir mi. Allah ýn emirleri dýþýnda, o günkü toplum, yakýnlarý, ashabý acaba Allah ýn ayetlerini tebliðindeki hassasiyeti gösteriyorlar mýydý?

Elbette Allah ýn Resulünün, teblið dýþýndan da, her söylediðini yerine getirmek, her Müslüman ýn gönlünde yatan arzudur. Peki, bu konuda Kur’an nasýl örnekler veriyor ve bunun nedeni ne olabilir? Bizleri ilgilendiren, bu konuda anlatýlmak istenileni doðru anlamak almalýdýr. Allah ýn elçisi, evlatlýðý Zeyd in eþinden ayrýlmak istediðini bildirdiðinde, “EÞÝNÝ YANINDA TUT AYRILMA, ALLAH DAN KORK” demiþti ayette hatýrlarsanýz. Ama Zeyd onu dinlemedi ve boþandý. Dikkat ederseniz bundan dolayý da Kur’an da kýnanmadý. DEMEK KÝ ALLAH IN ELÇÝSÝNE KARÞI, RESULLÜK TEBLÝÐÝNÝN DIÞINDA, KÝÞÝLERE BÝR ÖZGÜRLÜK TANINIYOR. Hatta hadislerde de geçer. Allah ýn Rasulü bir söz söylediðinde kendisine sorarlarmýþ. “EY ALLAH IN RESULÜ, BU ALLAH IN EMRÝMÝ, YOKSA SENÝN EMRÝN MÝ”? O günkü toplumun, nebi ve Rasul farkýný çok iyi anladýklarýný görüyoruz.

Allah ýn Rasulünün, eþleriyle sorunlar yaþadýðýný, hatta Rasulün kendisini, çok üzdüðünü, bazý konularda söz dinlemez olduklarýný ayetlerden anlýyoruz. (Tahrim 4–5) Ahzab suresi 28. ayetinde Allah, elçisini üzen, söz dinlemeyen eþlerini þöyle uyardýðýný hatýrlayalým.” Eðer dünya hayatýný ve süsünü istiyorsanýz, gelin size boþanma bedellerinizi vereyim de sizi güzel bir þekilde salývereyim. “ de onlara diyor. Dikkat ederseniz özel yaþamda, imtihanýmýz gereði, farklý bir düþünce ve anlayýþ var. Buna Allah ýn elçisinin eþleri de dâhil. ÞÝMDÝ VERECEÐÝM AYET ÜZERÝNDE, LÜTFEN DÜÞÜNMENÝZÝ RÝCA EDÝYORUM. Bakýn Allah ýn elçisi, iman eden kadýnlarla, nasýl bir sözleþme yapýyor.

Mümtehine 12: Ey Peygamber! Ýnanmýþ kadýnlar, Allah'a hiçbir þeyi ortak koþmamak, hýrsýzlýk yapmamak, zina etmemek, çocuklarýný öldürmemek, elleriyle ayaklarý arasýnda bir iftira uydurup getirmemek, iyi iþi iþlemekte SANA KARÞI GELMEMEK HUSUSUNDA SANA BÝAT ETMEYE GELDÝKLERÝ ZAMAN, BÝATLARINI KABUL ET ve onlar için Allah'tan maðfiret dile. Þüphesiz Allah, çok baðýþlayandýr, çok esirgeyendir (Diyanet vakfý meali)

Bu ayetten, çok dikkat çekici bir bilgi alýyoruz, ayete dikkatle baktýðýmýzda. Allah ýn Rasulü kadýnlarla öyle bir anlaþma yapýyor ki, bunlarý zaten Kur’an dan görüyoruz. Allah ýn Kur’an da bir Müslüman ýn uymasý gereken kurallarýný sayýyor ve diyor ki Yaradan, bu konularda kadýnlar sana geldiðinde, bu konularda söz verdiklerinde, onlarýn BÝATLARINI yani sözleþmelerini, anlaþmalarýný kabul et. PEKÝ, BUNLARIN DIÞINDA NE OLACAK? BU AYETTEN DE ANLIYORUZ KÝ, ALLAH IN ELÇÝSÝYLE ANLAÞMA YAPTIKLARI KONULARIN DIÞINDA, DAVRANIÞLARINDA, KARARLARINDA HERKES ÖZGÜR HAREKET EDEBÝLÝR. ÞÖYLEDE DÝYEBÝLÝRÝZ, KUR’AN IN TEBLÝÐÝNÝN HARÝCÝNDE, HERKES DAVRANIÞLARINDA ÖZGÜRDÜR. ÝMTÝHANIN GEREÐÝ DE BU DEÐÝL MÝ ZATEN. Kur’an da, çok dikkat çekici bir örnek vardýr. Bu konuda birçok rivayet de vardýr, ama bizler ayetten yola çýkarak konuyu anlamaya çalýþalým.

Mücadele 1–2: ALLAH, KOCASI HAKKINDA SENÝNLE TARTIÞAN VE ALLAH’A ÞÝKÂYETTE BULUNAN KADININ SÖZÜNÜ ÝÞÝTMÝÞTÝR. Allah, sizin sürdürdüðünüz konuþmayý (zaten) iþitmekteydi. Þüphesiz Allah hakkýyla iþitendir, hakkýyla bilendir. Ýçinizden kadýnlarýna zýhar yapanlar bilsinler ki, o kadýnlar onlarýn analarý deðildir. Onlarýn analarý ancak, kendilerini doðuran kadýnlardýr. …..(Diyanet meali)

Allah ýn Resulüne, kocasý konusunda þikâyete gelen bir kadýn konu edilmiþ. Kocasý kadýna ZIHAR ediyor, yani artýk onu anasý gibi görmeye baþladýðýný söyleyerek, ondan boþanmaya çalýþýyor. Bu yöntem o dönemin geleneklerinde var olan bir gerçek. Bu konuya çözüm olmasý adýna kadýn, Allah ýn Rasulüne müracaat ediyor. Allah ýn Rasulü yýllarýn var olduðu bu geleneðe, bir çözüm bulamamýþ olsa gerek ki, Allah hemen devreye giriyor ve bu konuda hükmünü indiriyor. Buradan da anlaþýlýyor ki, Allah ýn Rasulü, elinde bulunan Allah ýn hükümlerinin dýþýna çýkmýyor. Hatta bir baþka ayette Allah elçisine, sana þu konularda soru soruyorlar der ve Allah sorulan soruyla ilgili hükmünü indirir. Hatta Tur suresi 48. ayetinde de, RABBÝNÝN HÜKMÜNÜ SABIRLA BEKLE diye geçer. Buradan da anlýyoruz ki, hüküm veren yalnýz Alla dýr. Rasulü de hükmü topluma iletendir. Zaten Allah, BEN HÜKMÜME HÝÇ KÝMSEYÝ ORTAK ETMEM DEMÝYOR MUYDU? Allah elçisine SANA ÝNDÝRDÝÐÝMLE ONLARA HÜKMET dediði ayeti hatýrlayýnýz.

Konuyu uzatmamak adýna toparlamak istiyorum. Allah Kur’an da, Rasulüme uyun derken, onun teblið ettiði ayetlere, Kur’an a uyun demek istediðini anlatýyor. Çok dikkat çeken konu ise, hiçbir ayette NEBÝYE uyun demediði gerçeðidir. NEBÝLÝK GÜÇLÜ BÝR MAKAMIN ADI OLUP, Allah ýn elçisi bu makamda olduðu sürece, hatta devleti yönettiði konumlarýnda, tek baþýna karar vermediði, özellikle bir ayette de belirttiði gibi, ÞURAYA danýþýlmasý istenmektedir. Konunun daha iyi anlaþýlmasý adýna bir ayet örnek vermek istiyorum.

Tahrim 1: Ey peygamber! Eþlerinin rýzasýný arayarak, ALLAH’IN SANA HELÂL KILDIÐI ÞEYÝ NÝÇÝN SEN KENDÝNE HARAM EDÝYORSUN? Allah çok baðýþlayandýr, çok merhamet edendir. (Diyanet meali)

Ayetin orijinalinde, peygamber diye tercüme ettikleri kelime NEBÝ olarak geçiyor. Ama Rasul ve Nebi kelimesinin farklý olmadýðýný düþünenler, ayeti tercüme ederken dikkate almýyorlar. Hâlbuki Allah özellikle, EY NEBÝ DÝYE HÝTAP EDÝYOR. Çünkü elçisinin yaptýðý bir yanlýþý ikaz ediyor. Ve diyor ki, sana helal dediðim bir þeyi nasýl kendine haram dersin. Demek ki nebi olarak, helal haram koyma yetkisi yok. Bu ayette özellikle dikkat etmemiz gereken, Allah ýn NEBÝ ismiyle hitap etmesidir. Araf suresi 157. ayette ise, özellikle RESUL ismiyle hitap ederek bakýn ne diyor. “O, ONLARA ÝYÝLÝÐÝ EMREDER, ONLARI KÖTÜLÜKTEN ALIKOYAR. ONLARA ÝYÝ VE TEMÝZ ÞEYLERÝ HELÂL, KÖTÜ VE PÝS ÞEYLERÝ HARAM KILAR.” Ayette özellikle Rasul ismini kullanmasýnýn nedeni, bizlerin dikkatimizi çekmesi adýnadýr. ALLAH IN RASULÜ GÖREVÝNÝ YAPIYOR VE ALLAH DAN ALDIÐI VAHYÝ TOPLUMA ÝLETÝYOR. Çok önemli bir ayet vardýr, lütfen hatýrlayýnýz.

Ahzab 40: Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babasý deðildir. Fakat o, Allah’ýn RASULÜ VE NEBÝLERÝN SONUNCUSUDUR. Allah, her þeyi hakkýyla bilendir. (Diyanet meali)

Bu ayeti tercüme edenlerin bir kýsmý, NEBÝ kelimesini peygamberlerin sonuncu olarak çevirmiþlerdir. Eðer nebi kelimesinden, Allah katýndan vahiy alan, kitap verilen diye anlarda, bazý Rasullere kitap verilmemiþtir dersek, bu ayetten þunu anlamamýz kaçýnýlmaz olurdu. ALLAH BAÞKA NEBÝ GÖNDERMEYECEK, AMA BAÞKA RESUL GÖNDEREBÝLÝR. ÇÜNKÜ AYETTE NEBÝLERÝN SONUNCUSUDUR DÝYOR. Gerçektende bu iki kelimeye yanlýþ anlamlar verirsek bu sonuç çýkar. Günümüzde Vahhabi inancýna sahip olanlar özellikle Araplar, aynen bunu söylüyorlar ve diyorlar ki; “Baþka nebi gelmeyecek ama Kur’an ý teblið için Resul gelebilir, Kur’an bunun yolunu kapatmamýþtýr.” HÂLBUKÝ HER RESUL NEBÝDÝR. Her Resule Nebilik makamý verilmiþ ve her nebi bunu Rasul lük göreviyle teblið etmiþtir. Her Resule az ya da çok teblið gelmiþtir. Yoksa Resul olamazdý. BAKARA SURESÝ 213. AYETTE, NEBÝLERE KÝTAP VERÝLDÝÐÝNÝ, HADÝD 25. AYETTEDE RESULLEREDE KÝTAP VERÝLDÝÐÝNÝ BÝLDÝRÝR KUR’AN.

Geleneksel FIKIH Ýslam anlayýþý, ne yazýk ki bu gerçeði kabul etmemekte direniyorlar. KABUL ETMELERÝ HALÝNDE, ÝNANDIKLARI SÝSTEM TAMAMEN YOK OLACAK, YANLIÞ OLDUÐU ORTAYA ÇIKACAK, HATTA ÇOKECEKTÝR. Göz göre göre, batýl inançlarýný aklamak, atalarýn itikatlarýný yaþamak adýna, ne yazýk ki Allah ýn ayetleri ile oynanmakta, Allah ýn vermediði yetkilerle Rasul ünü donatmaktadýrlar. Sonucunu da hep birlikte görüyoruz.

Sonuç olarak þunu söyleyebiliriz. RESULE ÝTAAT EDEN, ALLAH IN VAHYÝNE YANÝ KUR’AN A ÝTAAT ETMÝÞ DEMEKTÝR. Bazý ayetlerde Rasulü üzen diye geçen konunun mahiyeti, Allah ýn vahyine itiraz edildiði için üzülmesidir. Bazen Allah ve Rasulünü üzen diye geçer ki, bunlar vahye itiraz edenlerdir, bunu yapanlarýn cezalandýrýlacaðý açýklanmýþtýr Kur’an da.

Gerçek doðruyu yalnýz Rabbimiz bilir. Bizlere düþen, Kur’an ýn gerçeklerini araþtýrmak ve en doðruya ulaþmak adýna, çaba göstermek olmalýdýr. Allah cümlemizin yardýmcýsý olsun.

Saygýlarýmla
Haluk GÜMÜÞTABAK


https://www.facebook.com/Kuranadavet1/?ref=aymt_homepage_panel
http://halukgta.blogcu.com/
http://kuranyolu.blogcu.com/
http://hakyolkuran.com/
Baa dn
Kullancnn profilini grntle zel mesaj gnder Yazarn web sitesini ziyaret et
nceki mesajlar gster:   

Yeni balk gnder   Bala cevap gnder    Yeþilalan & Baltacýlý Köyleri Forum Forum Ana Sayfa -> Dini Konular Tm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)


 
Gei Yap:  
Bu forumda yeni balklar aamazsnz
Bu forumdaki balklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarnz deitiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarnz silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsnz

Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB Group. Trke eviri: phpBB Trkiye
Tasarm : Mahmut ZDEMR