Muhammethoca
Kayt: 02 Ksm 2006 Mesajlar: 199
|
Tarih: Pzr ub 10, 2008 11:06 am Mesaj konusu: |
|
|
DUA VE ÝBADETÝN ÝNSANA VERDÝÐÝ HUZUR
Dua ve ibadet, bir Mü’minin aczini ve ihtiyacýný, saygýyla Rabbine arz etmesi ve tazimle O’ndan yardým dilemesidir. Rabbi ile kulu arasýnda en güçlü bað ve en deðerli amel, dua ve ibadettir. Bunlar, Allah’a kulluðun itirafý ve ispatýdýr. Mânevî dertlerin devasý, gönüllerin sefasýdýr. Duasýz ve ibadetsiz gönüller ise, huzursuzdur ve dinmez bir ýzdýrap içerisindedir. Gerçek huzura, ancak O’na dua edip rahmet kapýsýný çalmak, O’nun izzet ve azameti karþýsýnda secdeye kapanýp ibadet etmek ve O’nu anmakla kavuþulur. Nitekim Yüce Allah, Kuran’ý Hakim’de: “Bunlar, Allah’a iman edenler ve gönülleri Allah’ýn zikriyle sükunete erenlerdir. Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah’ý anmakla huzur bulur”[1][1] buyurmaktadýr.
Bir insan olarak, çevremizde meydana gelen olaylardan etkilenebilir ve iþlerimizin düzensiz gitmesinden de üzülüp sýkýlabiliriz. Ancak bu gibi üzüntü ve sýkýntýlarýn geçici olduðunu bilmeli ve bütün hayatýmýzý sarsacak bunalýma ve strese düþmemeliyiz. Bir mümin için strese veya bunalýma girmek, asla doðru deðildir. Çünkü o, hayatýn aðýr yükleri altýnda acze ve sýkýntýya düþtüðünde, kendisine þah damarýndan daha yakýn, onun en gizli sýrlarýný bilen ve her þeye gücü yeten Yüce Allah’a güvenir. O’na dua ve niyazda bulunur, O’nun engin lütuf ve keremine sýðýnýr. O’ndan baþka, sýkýntýlara çare, dertlere deva, hastalýklara þifa ihsan edenin olmadýðýný bilir. Çekilen sýkýntýlarý, ebedi mükafat vesilesi bir imtihan olarak deðerlendirir ve teselli bulur. Kur’an-ý Kerim, büyük sýkýntýlarla karþýlaþan ve Rabbine dua eden Hz.Yunus (a.s.)’u bize örnek gösterir. Hz. Yunus’un duasýnýn kabul edildiðini de, “Bunun üzerine O’nun duasýný kabul ettik ve onu kederden kurtardýk. Ýþte biz Mü’minleri böyle kurtarýrýz”[1][2]
meâlindeki âyetiyle bize bildirir. Demek ki sýkýntýyý, derdi veren Allah, onun çaresini ve dermanýný da verir. Hatta her güçlük için bir kolaylýk ihsan ettiðini, Kur’an’ý Kerim’de bize þöyle açýklar: “Elbette zorluðun yanýnda bir kolaylýk vardýr. Gerçekten, zorlukla beraber bir kolaylýk daha vardýr”[2][3].
Sevgili Peygamberimiz de, müminlerin baþýna gelen sýkýntýlarýn günahlara keffaret olduðunu bir hadis-i þeriflerinde þöyle ifade eder: “Baþýna gelen hastalýk, bitkinlik, hüzün ve diðer sýkýntýlara karþýlýk Yüce Allah, Mü’minin günahlarýnýn bir kýsmýný siler“[3][4]. Ayrýca musibet ve sýkýntý anlarýnda müminlerin: “…Biz Allah’ýn kullarýyýz ve O’na döneceðiz...”[4][5] anlamýndaki “Ýnna lillahi ve innâ ileyhi râciûn” ayetini okumalarýný, Sevgili, Peygamberimiz (s.a.v), tavsiye etmiþtir.
Ýbadet ve duadan uzak olan insanlar, daima bir arayýþ, bir boþluk içinde olurlar ve vicdani bir huzursuzluk duyarlar. Halbuki, Yüce Rabbimiz Kur’an-ý Kerîm’de, “(Ey Resulüm!), De ki: (Kulluk ve) duanýz olmasa, Rabbim size ne diye deðer versin?”[5][6]. “Bana dua edin, kabul edeyim. Çünkü bana ibadeti býrakýp büyüklük taslayanlar, aþaðýlanarak cehenneme gireceklerdir”[6][7] buyurmaktadýr. Öyleyse; gönüllere huzur, dertlere deva, dertlilere þifa veren Yüce Allah’a her derdimiz için dua etmeli, ibadetleri yerine getirmeli ve elimizdeki nimetlere de þükretmeyi ihmal etmemeliyiz.
[7][1] Ra’d, 13/28
[8][2] Enbiyâ, 21/88. |
|