Osman Karaca Sizlerle
19 Kasım 2007 Pazartesi Saat 12:00
HEMŞEHRİMİZ ORMAN ENDÜSTRİ MÜHENDİSİ OSMAN KARACA İLE YAPILAN RÖPORTAJ
Müh.Osman Karaca
Yönetici: Memleke...


HEMŞEHRİMİZ ORMAN ENDÜSTRİ MÜHENDİSİ OSMAN KARACA İLE YAPILAN RÖPORTAJ





Müh.Osman Karaca



Yönetici: Memleket’ten uzakta gurbet ellerde. Ana, Baba ve memleket özlemini çeken hemşehrilerimizi sitemizde konuk etmeye devam ediyoruz. Ülkemizin bir köşesinden Bolu’nun Mudurnu İlçesinden sizleri sitemiz aracılığıyla hemşehrilerimizle buluşturacağız. Sohbetimize başlamadan önce kendinizi okuyucularımıza tanıtırmısınız?



Karaca : Başta böyle güzel ve hayırlı bir çalışmaya vesile olduğunuz için ve de bu çalışmanın içerisinde bize de söz hakkı lütfettiğiniz için şahsınıza ve site yönetimine (başta kadim dostum sivri) teşekkürlerimi ve şükranlarımı arz ederek başlamak isterim. Efendim 01 Aralık 1977’de köyümüz Yeşilalan’da doğdum.Rahmetli Abdurrahman muşinin(Osman Karaca) torunu Süleyman Karaca’nın oğluyum. Rahmetli dedemle aynı isimleri paylaştığımdan köyde de beni Abdurrahman Karaca diye bilirler. İlkokulu köyümüz ilkokulunda Ziya Öğretmen ve Muhammet Tosun Hocalarda, Orta okulu Rahmetli (Rabbim gani gani rahmet eylesin.Allah razı olsun) Mustafa Bakkal’ın katkılarıyla Trabzon Zehra Kitapçıoğlu ortaokulunda, liseyi de Bolu’da okudum. Üniversiteyi ise memleketimiz Trabzon’da KTÜ’de Orman Fakültesi Orman Endüstri mühendisliğinde okudum.1999’dan beri de Bolu’da özel sektör içerisindeyim. Türkiye’nin en büyük Orman Ürünleri Fabrikası Orüs’ün içerisinden gelerek önce Kereste ve Kontrplak sektörlerinde daha sonra Ülkemizin güzide kurumlarından biri olan Türk Standartları Enstitüsünde çalıştım. Şimdide 6 yıldan beri de Ülkemizin Orman Endüstri Sektörünün liderlerinden Gentaş Grupa bağlı Bolu/Mudurnu’daki MASSTAŞ sunta suntalam fabrikasında üretim ve kalite işlemlerini takibiyle iş hayatına devam etmekteyim.



Yönetici: Sayın Karaca, Memleket’ten uzak’ta bir hemşehrimiz olarak, sitemiz ile ilgili düşüncelerinizi okuyucularımıza aktarırmısınız?



Karaca : Siteyi ilk günlerden beri takip etmekteyim. Her geçen gün artan performansıyla,yeni çalışma ve projeleriyle çok iyi bir yolda olduğunu kanıtlamış bir yönetim politikası ve kadrosuyla daha da iyi olacağını düşünüyorum. Her gün güncellenmesi sebebiyle memleketten daha hızlı haber alma şansını artırdığı için, üye sayısı her geçen gün artığı ve herkesin bir haber bildirdiği için site çok hayırlı bir amaca hizmet etmektedir. Şahsım adına söylüyorum bu kadar hızlı haberlerin verilmesi beni siteye her gün girme, inceleme mecburiyeti içerisine bırakmaktadır. Son zamanlarda şahsınızın sürdürdüğü röportajlar serisi ise, siteye çok farklı bir hava katmış ve özellikle biz gurbettekiler için ve daha genç neslin birbirini tanıması,kaynaşması, muhabbetleri artırması için çok güzel bir çalışma olmuştur. Devam etmesi temennimizdir. Röportajlarda da belirtildiği üzere herkesin memleketimiz ve köyümüz için projeleri olduğunu görmekteyiz. Naçizane ricamız bu projeleri ayrı bir kalem adı altında derlenebilir, inceleme komisyonları kurulup memleketimize faydalı bir hizmet daha gerçekleştirilebilir. Ayrıca zaman zaman ihtiyar heyetleri kurulup veya belli konularda bilir kişiler bir araya gelerek toplantılar tertiplenebilir. Bununla beraber yapılan hasta veya büyük ziyaretleri canlı yayınla netten aktarılabilir.Yapılacak görüntülü ve canlı yayınlar siteye çok daha güzel hava katacaktır diye umut ediyorum. Ayrıca diğer köyümüz siteleri yöneticileriyle de bir araya gelinirse çok daha etkin iletişim kurulacağı kanısındayım.



Yönetici: Orman Endüstri Mühendislik bölümü ,ilgili alanları nelerdir. Bilgi açısından okuyucularımızı bilgilendirirmisin.



Karaca : Bu bölüm Endüstriyel alanlarda tüm orman ve envali ürünlerinin değerlendirilmesini incelediğinden bu bölüm mezunları bu iş alanlarında uzmanlık yaparlar. Bunların başında ahşap esaslı odun materyallerinin kullanıldığı,kereste, suni tahta(sunta) suntalam, mdf ve mdflam, kağıt sektörü,mobilya sektörü, yüzey kaplamaları laminat ve parke sektörleri,ahşap oymacılığı, orman ürünleri kimya sektörü, dünyada ve ülkemizde hızla büyüyen ahşap yapı sektörü ve inşaat sektörü v.b gibi bir çok iş alanında doğrudan veya dolaylı olarak uzmanlık ve bilirkişi olarak orta ve yüksek kademelerde yönetici ve idarecilik yaparlar.







Yönetici: Sayın Karaca, kendi branşınız olan orman ürünlerini işleyen, sunta-suntalam fabrıkasında yöneticilik yapıyorsunuz. İş yerinizle ilgili biraz bahsedermisiniz?



Karaca : Şirket, 1976 yılında kaymakam Lütfi YEĞENOĞLU’ nun öncülüğü ile halka açık anonim şirket statüsünde kurulmuş, 1981 yılında ise üretime başlamıştır. Fabrika yonga levha (sunta ) dışında kağıt veya ağaç kaplanmış sunta (suntalam) üretimi yapmaktadır. MASSTAŞ (Mudurnu Abant Sunta Sanayi Tic. A.Ş) 1995 yılında Gentaş Şirketler gurubuna katılmış, 1998 yılından beri de mevcut yönetim tarafından yönetilmektedir. Bugün 15.000 m^2 kapalı alanı olmak üzere toplam 150.000 m^2 arazi alanı içerisinde üretim yapmaktadır. Günde 130 m^3 sunta ve yaklaşık 1.250 Adet de suntalam üreterek mobilya üretiminde bir çok öncü firmaya mal ve hizmet vermektedir. Ayrıca birçok ülkeye yapılan ihracatlarımızla da ülke ekonomisine ciddi katkılar sağlamaktadır. Bugün fabrikamızda kapasite artırımı ve mevcut üretimi 4 kat daha artıracak yeni yatırım içerisine girmiş bulunmaktayız. İnşallah 2008 yaz dönemine doğru yeni fabrikalarımızla da mal ve hizmet üretmiş olacağız.



Yönetici: Ormanlarımızın ülkemiz açısından önemi çok büyük olduğunu hep biliriz, ama ne yazık ki korumada yeterince duyarlı değiliz. Orman Endüstri Mühendisi olarak, topluma vereceğiniz mesajlar nelerdir?



Karaca : Efendim biz Türk toplumu olarak bir kere maalesef müsrif ve bazı duyarsızlıklarımız vardır. Tabii ki eğitimle bağlantılı . Sadece orman konusu değil, petrolden suya, elektrikten ısınma giderlerine, tarımdan hayvancılığa kadar bir çok konuda maalesef duyarlı ve verimli bir kullanım içerisinde değiliz. Burada ormanlarımızla ilgili şunları belirtmek isterim; Öncelikle ormanlarımızı korumamızın en etkin yöntemi, orman ürünlerini bilinçsiz kullanmamamız ve israf etmememizle başlar. Daha sonra maliyetleri düşünerek ikame malları tercih edebilmeliyiz. Geçmişe baktığımızda herkesin yayla evleri, ahşap ve hemen hemen hepsi kömürle ziftlenmiş. Kimilerine göre ormancılara karşı eski ve kuru keresteden görünümü vermek de olsa asıl amacı, ahşabı korumak uzun ömürlü yapmaktı. Şimdi ise neredeyse hiç kimse ahşabı korumaya emprenye tekniklerine gitmediği için her 15 sene de bir çatısını yenileyecek, kenar tahtalarını yenileyecek, ahırını, merengini yenileyecek, pencere doğramalarını yenileyecek durumdadır. Dolaysıyla bireysel olarak ormanları en iyi koruma yöntemi, orman envali ürünlere en az ihtiyaç duymakla başlar. Daha sonra devletin ilgili birimlerinin destek ve katkılarıyla iyi bir yapılandırma politikaları ile ve insanlarımıza orman sevgisini ve ağaç dikmenin ne kadar elzem bir sünnet ve efendimizin tavsiyesi olduğunu hatırlatarak ormanları muhafaza ve koruma yoluna gidebileceğimizi düşünüyorum.



Yönetici: Sayın Karaca, Karadeniz bölgesinin her tarafı Orman alanı. Bu alanlar bildiğim kadarı ile kendiliğinden oluşmuş, hiç kimseyi ağaç dikerken görmedim. Yağmurun bol olduğu Karadeniz bölgesinde insanlarımızın dikebilecekleri ağaç türleri yokmudur? Yaylalarda ki açık alanlara ağaçlandırma yapabilirmiyiz?



Karaca : Karadeniz bölgesi dünya coğrafyasında muazzam bir avantajlara sahiptir. Denize yakınlığı, doğal ormanların oluşu, sis bölgesi ve yağışların bol olması bir tesadüf değildir. Hepsi Allah’ın birer lütfüdür. Göreceksiniz ki ilerleyen yıllarda (çok değil 5-10 sene sonra) özellikle doğu Karadeniz bölgesi tatil kentlerde en önemli yer olacaktır. Bunun sebebi de şudur. Dünya üzerinde hiçbir şey yoktur ki, bilimin desteklemediği şekilde tesadüfi olarak gelişsin. Bir yerde orman sıksa, çok fazla ağaç varsa o bölgede ona göre iklim oluşur. Orman ve bitki örtüsüyle gerçekleşen fotosentez sonucu havadaki temiz hava ve oksijen ve de nem miktarları buna bağlı olarak artar. O bölgede daha çok bulutlar görürsünüz ve o bölge daha çok yağmur alır. Veya tam tersi çok yağmur alan bölgede bahsi geçen olayların olması kaçınılmazdır. Dolaysıyla Karadeniz bölgesinde Allah’ın bir takdiridir ki nerdeyse dikilemeyecek bir ağaç yoktur. Yeter ki siz o şartları yerine getirin. Karadeniz Teknik Üniversitesi kampüsüne gittiğinizde dünya üzerinde doğal veya egzotik yaşayan birkaç ağaç dışında çoğunu görebilirsiniz. Dolayısıyla sorunuza cevaben söylüyorum, karedeniz bölgesinde aşağı yukarı her ağaç türünden fidanlar dikilebilir. Yaylalarda durum biraz daha farklıdır. Yaklaşık 2000-2350 rakımlarında her ağaç ha diye tutmaz ha diye de yaşamaz. Maalesef doğanın sabrettiği kadar insanoğlu sabretmemektedir. Ve uzun süreli yatırım çalışmaları yoktur. Japonların bir sözünü hatırlatmak isterim. Derler ki 5-10 sene sonraya yatırım düşünüyorsanız makine ve teknoloji üretin. 80-100 sene sonraya hakim olmak isterseniz ağaç dikin. Yok insanlığa ve dünyaya hükmetmek istiyorsanız çocuklarınızı iyi eğitim verin. Bizde ise ne asırlar sonrası nede 15-20 sene sonrası düşünülmektedir. Günden faydalanmak çıkar sağlamak günü kurtarmak temel gayemiz olmuştur. Yaylalarda iklim şartlarını da nazar-ı dikkate alarak evlerin belirli bölgelerinden başlayarak daha sonra küçük seracıkla üstü kapalı alanlar düzenleyerek ve de belirli cins ağaçlardan başlayarak bir çalışma yapılabilir. Bununla ilgili ciddi çalışmalarım var. İnşallah önümüzdeki yaz köyümüzde yaşayan büyüklerle bu konuları ve bu konunun tam uzmanı Orman Mühendisleri ağabeylerimizle bir ihtiyar heyeti kurarak bir istişare ortamı hazırlamayı düşünüyorum. İlk etapta her ev için 3-5 (kimileri 10-15 adet) fidan dikebilecek şekilde bir çalışma ile başlanabilir kanısındayım. Bu konu çok ciddi bir konu olduğu için ayrıca tartışılacaktır diye de düşünüyorum. Burada asıl belirtmek istediğim şey ise insan oğlu inandığında başaramayacağı şey yoktur.





Yönetici: Holaysa’da doğdun. Eğitimini Trabzon’da bitirdin. Uzaklarda çalışmak nasıl bir duygu en fazla neyi özlüyorsun ?



Karaca : Bu duygular kelimelere sığmaz anlatmak istense.Yaşanması gerek. Size izah etmem gerekse, Aşağıdaki mısralarda saklıdır .



Ben bu gurbet ile düştüm düşeli,

Her gün biraz daha süzülmekteyim.

Her gece, içinde mermer döşeli,

Bir soğuk yatakta büzülmekteyim.

Böylece bir lâhza kaldığım zaman,

Geceyi koynuma aldığım zaman,

Gözlerim kapanıp daldığım zaman,

Yeniden yollara düzülmekteyim.

Son günüm yaklaştı görünesiye,

Kalmadı bir adım yol ileriye;

Yüzünü görmeden ölürsem diye,

Üzülmekteyim ben, üzülmekteyim


(N.F.K)



Tabi ben ve bizim gibi memleket insanımızın diğer bölgelerde çalışmasının çok nedenleri var. Bunları saymamıza gerek yok. Ama ben şunu ifade etmek isterim. Bu sebepler ne olursa olsun bu dünyanın maddi beklentiler için yaşanmaya değmez olduğu aşikar bir gerçektir. O halde bu fani dünyaya ne için geldiğimiz iyi idrak edilirse sanırım ki ha burası ha orası çok fazla fark yoktur.



Tohum saç, bitmezse toprak utansın!

Hedefe varmayan mızrak utansın!

Hey gidi Küheylan, koşmana bak sen!

Çatlarsan, doğuran kısrak utansın!




Çilenin varlığı önemli ise bizimde çilemiz hasrettir. En çok da bunun özlemini taşıyoruz. Anne babamız malum memlekette onlara karşı hasretimiz, büyüklere hasretimiz, sılayı rahim duyulan saygı, köyümüzün yağmurları, yaylalarımız-kına geceleri, yemekleri- türkileri, şanis ırmağı- cunis deresi, mastikası- kukuvakası, likoraşi- virgabasi, kuridan aşağasi- , çalikası-, Rahmetli ayşe halay i(okulun yani) Rahmetli Yakup ağayı (cami yanı dükkanı) v.b. Kısacası akla gelen herkesi. Göz görmüş her yeri, el değen ayak basan her yeri. Özlüyorum.







Yönetici: Yıllardır Holaysa’dan uzaktasın. İlk gittiğinizdeki köyümüzle,şu andaki durumunu kalkınma , sosyal etkinlikler ve insan ilişkileri açısından karşılaştırırsanız ne gibi farklılıklar görüyorsunuz.?



Karaca : Evet uzun zamandır köyümüzden uzakta yaşamaktayız. Köyümüzü genelde yazdan yaza görmekteyiz. Elbette globalleşen dünyada değişen bir Türkiye, değişen bir Çaykara ve değişen bir Yeşilalan köyü olacaktır. Burada değişimin nasıl ve nereye doğru seyri bizim için çok önemlidir. Bizlerin kendimize, ailemize karşı nasıl sorumlukları varsa, köyümüze büyüklerimize ve de memleketimize karşıda sorumluklarımız vardır. Bu yüzden atalarımızın, büyüklerimizin bizden beklentilerine bizlerde olumlu cevaplar vermek zorundayız. Bana göre bu bizim insanımız için sosyal bir asli görevdir. Yani bir cemiyete (düğün,dernek,mevlit,cenaze v.b) teşrif etmek, hasta ziyaretlerinde bulunmak,gurbet eldeki insanımızı bulmak hal hatır etmek ihtiyacını gidermek,alttan gelen yeni nesle sahip çıkarak eğitimlerine katkıda bulunmak yol göstermek v.b bir çok örnek. Gerçi bu konularda köyümüz insanı ülkemiz insanına göre daha duyarlı ama yeterli değil. Zaten sitenin de bir amacı bu değimli? Daha önceki sorulara yanıtlarda da belirttiğim gibi herkesin beyan ettiği projelerin tartışılıp günlük hayata geçirilmesiyle kalkınmada biraz daha öne çıkacağımızı düşünüyorum. Özellikle tarım ve turizm alanlarındaki makul projelerin değerlendirilmesi ile memleketimiz ve köyümüz çok daha iyi yerlere gelecek kanısındayım. Bir yayla şenlikleriyle sosyal etkinliklerin köyümüzde arttığını ben şahsen düşünmüyorum. Şöyle ki, geçmiş tarihe baktığımızda herkesin anne ve babaları köyde evlenmişleri (veya kaçmışlardı), herkes askere memleketinden gitmişti (1995’e kadar), nerdeyse tüm büyüklerimiz köyde defnedilmişti(2000’e kadar), çok hacılar uğurlandı ağırlandı(1998’e kadar),çok kızlarımızın uğurlamaları yapıldı(1995’e kadar)v.b. Yani çok daha fazla cemiyetler kuruldu çok daha fazla sosyal aktiviteler tertiplendi. Şimdi ise sadece eğlence adına sosyal aktivitelerde bir artış görmekteyim. Buda sosyal etkinlikler yönünde köyümüz maalesef olumsuz yönde değişmektedir diye düşünüyorum. Sosyal bir kalkınma ile beraber umarım memleket insanımızın hak ettiği seviyeye ve yaşam tarzına gelecektir diye de düşünüyorum. Ancak artan gurbetteki köylülerimizin nüfusuna bağlı olarak insanımız arasında ciddi bir iletişim kopukluğu yaşanmaktadır. Büyüklerimizin de katkılarıyla, teknoloji ve bilimin imkanlarından faydalanarak aradaki bu eksikliğin giderileceğini, kendi insanımızın kendimize yeteceğini, en iyi dostlukların gene de kendi yöremiz insanıyla kurulacağını umut ediyorum.



Yönetici: Sizin gibi gurbet yaşayan hemşehrilerimize sitemiz aracılığıyla neler anlatmak istersiniz?



Karaca : Birbirimize daha fazla sahip çıkalım, hal hatır edelim, örf ve adetlerimizi devam ettirmeye çalışalım, cemiyetlerimizi teşriflendirelim. Ziyaretlerimizi artıralım. Böylelikle kültürümüzü yaşatmaya devam edelim. Bunları yapmak için siyasi veya diğer bir yakınlık aramayalım.Kim olursa olsun bir konu hakkında düşüncesi varsa, bir projeye sahipse destek verelim. Köyümüzün dernek ve vakıflarını daha etkin çalıştıralım. Büyüklerimizin de fikirlerini alarak her konuda beraber hareket edelim. Ortak bir siteyle bu çalışmaların kayıtlarını ilan edelim. Sosyal yardımlaşmaya önem verelim. Bu konu özellikle ciddi çalışılması gereken bir konu. Bunun için bir örnek vermek isterim. Köyümüz sitelerinin 1000’yakın üyeleri oldu. Her üye aylık otomatik ödeme talimatı ile köyümüz dernek veya vakfına aylık sadece 5 YTL para verse (1 sigara parası) aylık 5 milyar eder. Bu da köyümüzdeki 30 üniversite öğrencisine aylık 100 milyon burs. 20 ihtiyaçlı vatandaşa da aylık 100 milyon bakım yardımı yapılır. Bana göre birilerine yüklenmek yerine damlaya damlaya göl olur misali herkese ulaşalım devamlı bir hareket içerisine girip hayırlara vesile olalım.







Yönetici: Sayın Karaca, Bolu’nun şirin ilçesi Mudurnu’dan Hemşehrilerimize kendinizi tanıtarak,düşüncelerinizi paylaştınız. Bize zaman ayırdınız, site yönetimi olarak sizlere teşekkürlerimizi iletiyoruz..Bundan sonraki yaşamınızda sağlıklı,mutlu ve başarılı geçmesi dileğiyle,yeni bir söyleşide okuyucularımızla buluşmak üzere Allaha ısmarladık.



Karaca : Asıl ben şahsınıza ve site yönetimine böyle gönülden bir hizmete girdiğiniz ve köyümüzün insanlarını bizlere tanıttığınız için teşekkür ederim. Bu çalışmanızda bana da yer verdiğiniz için ayrıca teşekkür ederim. Bu vesile ile sabırla söyleşimizi okuyan değerli büyüklerime ve kardeşlerime saygılarımı şükranlarımı sunarım. Rabbim memleket insanımızı vatanına,milletine, dinine,diyanetine hizmetten alıkoymasın. Saygılarımla!..









Röportaj: Kemal ÇUMAN

İRTİBAT:

GSM: 0-505-519 84 30

e-posta: kemal.cuman@turktelekom.com.tr