İnsanlığı karanlıklardan aydınlığa, dalaletten hidayete ulaştırmak için gelmiş olan yüce dinimiz İslam, insanlar topluluklar, milletler ve halklar arasındaki ilişkilere çok önem verirken ilişkilerimize de çok dikkat etmemizi tavsiye etmekte, birbirimize haksızlık etmememiz gerektiğini, doğruluktan ve adaletten ayrılmamamızı, birbirimizi aldatmamamızı bizlere emretmektedir. İnsanların malına ırzına ve namusuna, haysiyet ve şerefine, her türlü haklarına oy hakkına seçme seçilme hakkına başkasının hakkına müdahale etmediğimiz sürece her türlü meşru insanlık haklarına tecavüzde bulunmak zulümdür ve dinimiz de bu tür hareketlerden uzak durmamız bizlerden istemektedir.
Dinimiz Bunları bizden isterken de bizlerin adaletli olmasını ve yaptığımız tüm işlerin adalede Hakka hukuka uygun olmasını talep etmiştir ve adaleti emretmiştir . Adalet, dinen mahzuru bulunan işlerden sakınmak ve hak yolunda doğrulukla hareket etmektir.
Adalet, hakkı hak sahibine vermek ve bu haklara tecavüz etmemektir. Adalet; cemiyetlerin ve milletlerin payidar olmasına, huzur ve ahenk içerisinde yaşamasına sebeptir. Hangi milletin efradı arasında adalet yoksa ne kadar yükselmiş olursa olsun, sonunda o millet perişan olur. Müşahhas örneği önümüzdedir. Mısırdaki olaylar sizce neyin nesi. 32 yıllık diktatör Mısırı adaletle yönetse herkese ve kesime eşit davransa bu günkü rezil ve sefil duruma düşer mi idi. Maalesef H. Mübareğin 32 yıllık diktatör yasındaki uygulamaları da İslam adına yapıyor ve halkına zulüm ediyordu. Ama Bir kere daha görülmüştür: Ne Allah, ne Halk, nede İslam zalimin yanında olmamış zulmü alkışlamamışlardır. Bu olaylar Mısır halkı için bir imtihan ve basiret vesilesi olacaktır. Ülkede küçük bir azınlığı payidar edeceksin Halkın sefil sefalet ve yoksulluk içerisinde yaşayacak, İsrail’le işbirliği yapıp Gazze kapılarını kapatıp oradaki halkı açlığa sürükleyeceksin!! Birde Bu halk Sana arka çıkacak yok böyle bir şey. Bundan Ne Hak razı olur Nede Halk.
Değerli Dostlar
Aslolan cumhurun, devlet yönetimine eşit olarak katılımını sağlamaktadır. Temel hak ve hürriyetimizi güvenceye almaktadır
Müslümanlar olarak bizler de zulmün her türlüsünden uzak durmalı mazlumun bedduasını almaktan kaçınmalıyız. Zira peygamberimiz (sav): “Mazlumun bedduasından sakının. Çünkü mazlumun duası ile Allah arasında hiçbir engel yoktur.”( - Buhâri, Mezâlim 9, (III,204) buyuruyorlar.
Şunu da bilmeliyiz ki zulmedenin zulmü yanına kar kalmaz, Allah mutlaka onun cezasını verecektir. Vaktiyle yeryüzünde yaşamış, Hakk’ı tanımamış ve halka zulmetmiş kimseler, geriye kötü bir isim bırakmış ve saltanattan mahvolmuş, yerle bir edilmişlerdir.
Zulüm edenlere En son şunu ayeti Kerimeyi hatırlatmak isterim ki: (Zulme yaklaşmayı bile yasaklayarak zulmün ne kadar kötü bir fiil olduğunu bildiriyor) “Zulmedenlere meyletmeyin; sonra size ateş dokunur (cehennemde yanarsınız). Sizin Allah'tan başka dostlarınız yoktur. Sonra (O'ndan da) yardım göremezsiniz!”( Hud, 11/113)
Gördüm ki Müslümanlar İslam'ın şartlarını yerine getirdikten sonra, PARA, MAL ve MEVKİ ile ilgili ibadetlerini yerine getirmezse kurtulamaz!." diyen Hekimoğlu İsmail, müminleri İslamiyeti anlama şeklini gözden geçirmeye çağırdığı gibi bende bu duyguları paylaşıyorum vesselam..
Celalettin AKÇADOĞAN
Cemre dergisi Genel kor. Yayın yönt