myefsane
Kayt: 03 Arl 2006 Mesajlar: 2240
|
Tarih: Cum Eyl 12, 2008 8:47 am Mesaj konusu: |
|
|
Ahzâb Suresi
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1. Ey Peygamber! Allah'tan kork, kafirlere ve münafýklara boyun eðme. Elbette Allah her þeyi bilmekte ve yerli yerince yapmaktadýr.
2. Rabbinden sana vahyedilene uy. Þüphesiz Allah, bütün yaptýklarýnýzdan haberdardýr.
3. Allah'a güven. Vekil olarak Allah yeter.
4. Allah, bir adamýn içinde iki kalp yaratmadýðý gibi, "zýhar" yaptýðýnýz eþlerinizi de analarýnýz yerinde tutmadý ve evlatlýklarýnýzý da öz oðullarýnýz olarak tanýmadý. Bunlar sizin aðýzlarýnýza geliveren sözlerden ibarettir. Allah ise gerçeði söyler ve doðru yola O eriþtirir. *
5. Onlarý (evlat edindiklerinizi) babalarýna nisbet ederek çaðýrýn. Allah yanýnda en doðrusu budur. Eðer babalarýnýn kim olduðunu bilmiyorsanýz, bu takdirde onlarý din kardeþleriniz ve görüp gözettiðiniz kimseler olarak kabul edin. Yanýlarak yaptýklarýnýzda size vebal yok; fakat kalplerinizin bile bile yöneldiðinde günah vardýr. Allah baðýþlayandýr, esirgeyendir.
6. Peygamber, müminlere kendi canlarýndan daha yakýndýr. Eþleri, onlarýn analarýdýr. Akraba olanlar, Allah'ýn Kitabýna göre, (mirasçýlýk bakýmýndan) birbirlerine diðer müminlerden ve muhacirlerden daha yakýndýrlar; ancak, dostlarýnýza uygun bir vasiyet yapmanýz müstesnadýr. Bunlar Kitap'ta yazýlý bulunmaktadýr. *
7. Hani biz peygamberlerden söz almýþtýk; senden, Nuh'tan, Ýbrahim'den, Musa'dan ve Meryem oðlu Ýsa'dan da. (Evet) biz onlardan pek saðlam bir söz aldýk.
8. Allah bu sözü doðrularý doðruluklarýyla sorumlu kýlmak için aldý. Kafirler için de çok acýklý bir azap hazýrladý. *
9. Ey iman edenler! Allah'ýn size olan nimetini hatýrlayýn; hani size ordular saldýrmýþtý da, biz onlara karþý bir rüzgar ve sizin görmediðiniz ordular göndermiþtik. Allah ne yaptýðýnýzý çok iyi görmekteydi.
10. Onlar hem yukarýnýzdan hem aþaðý tarafýnýzdan (vadinin üstünden ve alt yanýndan) üzerinize yürüdükleri zaman; gözler yýldýðý, yürekler gýrtlaða geldiði ve siz Allah hakkýnda türlü türlü þeyler düþündüðünüz zaman;
11. Ýþte orada iman sahipleri imtihandan geçirilmiþ ve þiddetli bir sarsýntýya uðratýlmýþlardý.
12. Ve o zaman, münafýklar ile kalplerinde hastalýk (iman zayýflýðý) bulunanlar: Meðer Allah ve Resulü bize sadece kuru vaadlerde bulunmuþlar! diyorlardý. *
13. Onlardan bir gurup da demiþti ki: Ey Yesribliler (Medineliler)! Artýk sizin için durmanýn sýrasý deðil, haydi dönün! Ýçlerinden bir kýsmý ise: Gerçekten evlerimiz emniyette deðil, diyerek Peygamber'den izin istiyordu; oysa evleri tehlikede deðildi, sadece kaçmayý arzuluyorlardý.
14. Medine'nin her yanýndan üzerlerine saldýrýlsaydý da, o zaman savaþmalarý istenseydi, þüphesiz hemen savaþa katýlýrlar ve evlerinde pek eðlenmezlerdi. *
15. Andolsun ki daha önce onlar, sýrt çevirip kaçmayacaklarýna dair Allah'a söz vermiþlerdi. Allah'a verilen söz mesuliyeti gerektirir!
16. (Resulüm!) De ki: Eðer ölümden veya öldürülmekten kaçýyorsanýz, kaçmanýn size asla faydasý olmaz! (Eceliniz gelmemiþ ise) o takdirde de, yaþatýlacaðýnýz süre çok deðildir.
17. De ki: Allah size bir kötülük dilerse, O'na karþý sizi kim korur; ya da size rahmet dilerse (size kim zarar verebilir)? Onlar, kendilerine Allah'tan baþka ne bir dost bulurlar ne de bir yardýmcý.
18. Allah, içinizden (savaþtan) alýkoyanlarý ve yandaþlarýna: "Bize katýlýn" diyenleri gerçekten biliyor. Zaten bunlarýn pek azý savaþa gelir.
19. (Gelseler de) size karþý pek hasistirler. Hele korku gelip çattý mý, üzerine ölüm baygýnlýðý çökmüþ gibi gözleri dönerek sana baktýklarýný görürsün. Korku gidince ise, mala düþkünlük göstererek sizi sivri dilleri ile incitirler. Onlar iman etmiþ deðillerdir; bunun için Allah onlarýn yaptýklarýný boþa çýkarmýþtýr. Bu, Allah'a göre kolaydýr. *
20. Bunlar, düþman birliklerinin bozulup gitmedikleri evhamý içindedirler. Müttefikler ordusu yine gelecek olsa, isterler ki, çölde göçebe Araplar içinde bulunsunlar da, sizin haberlerinizi (uzaktan) sorsunlar. Zaten içinizde bulunsalardý dahi pek savaþacak deðillerdi.
21. Andolsun ki, Resulullah, sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuþmayý umanlar ve Allah'ý çok zikredenler için güzel bir örnektir. *
22. Müminler ise, düþman birliklerini gördüklerinde: Ýþte Allah ve Resulü'nün bize vadettiði! Allah ve Resulü doðru söylemiþtir, dediler. Bu (ordularýn geliþi), onlarýn ancak imanlarýný ve Allah'a baðlýlýklarýný arttýrdý. *
23. Müminler içinde Allah'a verdikleri sözde duran nice erler var. Ýþte onlardan kimi, sözünü yerine getirip o yolda canýný vermiþtir; kimi de (þehitliði) beklemektedir. Onlar hiçbir þekilde (sözlerini) deðiþtirmemiþlerdir.
24. Çünkü Allah sadakat gösterenleri sadakatlarý sebebiyle mükafatlandýracak, münafýklara -dilerse- azap edecek yahut da (tevbe ederlerse) tevbelerini kabul edecektir. Þüphesiz Allah, baðýþlayandýr, esirgeyendir.
25. Allah, o inkar edenleri hiçbir fayda elde edemeden öfkeleri ile geri çevirdi. Allah (ýn yardýmý) savaþta müminlere yetti. Allah güçlüdür, mutlak galiptir.
26. Allah, ehl-i kitaptan, onlara (müþrik ordularýna) yardým edenleri kalelerinden indirdi ve kalplerine korku düþürdü; bir kýsmýný öldürüyor, bir kýsmýný da esir alýyordunuz. *
27. Allah, onlarýn yerlerine, yurtlarýna, mallarýna ve ayak basmadýðýnýz topraklara sizi mirasçý yaptý. Allah'ýn her þeye gücü yeter.
28. Ey Peygamber! Eþlerine þöyle söyle: Eðer dünya dirliðini ve süsünü (refahýný) istiyorsanýz, gelin size boþanma bedellerinizi vereyim de, sizi güzellikle salývereyim. *
29. Eðer Allah'ý, Peygamberini ve ahiret yurdunu diliyorsanýz, bilin ki, Allah, içinizden güzel davrananlar için büyük bir mükafat hazýrlamýþtýr.
30. Ey peygamber hanýmlarý! Sizden kim açýk bir hayasýzlýk yaparsa, onun azabý iki katýna çýkarýlýr. Bu, Allah'a göre kolaydýr.
31. Sizden kim, Allah'a ve Resulüne itaat eder ve yararlý iþ yaparsa ona mükafatýný iki kat veririz. Ve ona (cennette) bol rýzýk hazýrlamýþýzdýr.
32. Ey Peygamber hanýmlarý! Siz, kadýnlardan herhangi biri gibi deðilsiniz. Eðer (Allah'tan) korkuyorsanýz, (yabancý erkeklere karþý) çekici bir eda ile konuþmayýn; sonra kalbinde hastalýk bulunan kimse ümide kapýlýr. Güzel söz söyleyin. *
33. Evlerinizde oturun, eski cahiliye adetinde olduðu gibi açýlýp saçýlmayýn. Namazý kýlýn, zekatý verin, Allah'a ve Resulüne itaat edin. Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden, sadece günahý gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor. *
34. Evlerinizde okunan Allah'ýn ayetlerini ve hikmeti hatýrlayýn. Þüphesiz Allah, her þeyin iç yüzünü bilendir ve her þeyden haberi olandýr.
35. Müslüman erkekler ve müslüman kadýnlar, mümin erkekler ve mümin kadýnlar, taata devam eden erkekler ve taata devam eden kadýnlar, doðru erkekler ve doðru kadýnlar, sabreden erkekler ve sabreden kadýnlar, mütevazi erkekler ve mütevazi kadýnlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadýnlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadýnlar, ýrzlarýný koruyan erkekler ve (ýrzlarýný) koruyan kadýnlar, Allah'ý çok zikreden erkekler ve zikreden kadýnlar var ya; iþte Allah, bunlar için bir maðfiret ve büyük bir mükafat hazýrlamýþtýr.
36. Allah ve Resulü bir iþe hüküm verdiði zaman, inanmýþ bir erkek ve kadýna o iþi kendi isteklerine göre seçme hakký yoktur. Her kim Allah ve Resulüne karþý gelirse, apaçýk bir sapýklýða düþmüþ olur.
37. (Resulüm!) Hani Allah'ýn nimet verdiði, senin de kendisine iyilik ettiðin kimseye: Eþini yanýnda tut, Allah'tan kork! diyordun. Allah'ýn açýða vuracaðý þeyi, insanlardan çekinerek içinde gizliyordun. Oysa asýl korkmana layýk olan Allah'týr. Zeyd, o kadýndan iliþiðini kesince biz onu sana nikahladýk ki evlatlýklarý, karýlarýyla iliþkilerini kestiklerinde (o kadýnlarla evlenmek isterlerse) müminlere bir güçlük olmasýn. Allah'ýn emri yerine getirilmiþtir. *
38. Allah'ýn, kendisine helal kýldýðý þeyde Peygamber'e herhangi bir vebal yoktur. Önce gelip geçenler arasýnda da Allah'ýn adeti böyle idi. Allah'ýn emri mutlaka yerine gelecek, yazýlmýþ bir kaderdir.
39. O peygamberler ki Allah'ýn gönderdiði emirleri duyururlar, Allah'tan korkarlar ve O'ndan baþka kimseden korkmazlar. Hesap görücü olarak Allah (herkese) yeter.
40. Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babasý deðildir. Fakat o, Allah'ýn Resulü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah her þeyi hakkýyla bilendir.
41. Ey inananlar! Allah'ý çokça zikredin.
42. Ve O'nu sabah-akþam tesbih edin. *
43. Sizi karanlýklardan aydýnlýða çýkarmak için üzerinize rahmetini gönderen O'dur. Melekleri de size istiðfar eder. Allah, müminlere karþý çok merhametlidir.
44. Kendisine kavuþtuklarý gün, Allah'ýn onlara iltifatý, "selam" dýr. Allah onlara çok deðerli mükafat hazýrlamýþtýr.
45. Ey Peygamber! Biz seni hakikaten bir þahit, bir müjdeleyici ve bir uyarýcý olarak gönderdik.
46. Allah'ýn izniyle, bir davetçi ve nur saçan bir kandil olarak (gönderdik).
47. Allah'tan büyük bir lütfa ereceklerini müminlere müjdele.
48. Kafirlere ve münafýklara boyun eðme. Onlarýn eziyetlerine aldýrma. Allah'a güvenip dayan, vekil ve destek olarak Allah yeter.
49. Ey iman edenler! Mümin kadýnlarý nikahlayýp da, henüz zifafa girmeden onlarý boþarsanýz, onlarý sayacaðýnýz bir iddet süresince bekletme hakkýnýz yoktur. O halde onlarý (bir baðýþla) memnun edin ve onlarý güzel bir þekilde serbest býrakýn. *
50. Ey Peygamber! Mehirlerini verdiðin hanýmlarýný, Allah'ýn sana ganimet olarak verdiði ve elinin altýnda bulunan cariyeleri, amcanýn, halanýn, dayýnýn ve teyzenin seninle beraber göç eden kýzlarýný sana helal kýldýk. Bir de Peygamber kendisiyle evlenmek istediði takdirde, kendisini peygambere hibe eden mümin kadýný, diðer müminlere deðil, sýrf sana mahsus olmak üzere (helal kýldýk). Kuþkusuz biz, hanýmlarý ve ellerinin altýnda bulunan cariyeleri hakkýnda müminlere neyi farz kýldýðýmýzý biliriz. (Bu hususta ne yapmalarý lazým geldiðini onlara açýkladýk) ki, sana bir zorluk olmasýn. Allah baðýþlayandýr, merhamet edendir. *
51. Onlardan dilediðini geriye býrakýr, dilediðini de yanýna alýrsýn. Boþadýðýn hanýmlarýndan arzu ettiðini tekrar yanýna almanda, senin üzerine bir günah yoktur. Böyle yapman onlarýn mutlu olmalarýna, üzülmemelerine ve hepsinin, senin verdiklerine razý olmalarýna daha uygundur. Allah, kalplerinizde olaný bilir. Allah hakkýyle bilendir, halimdir. *
52. Bundan sonra artýk baþka kadýnlarla evlenmen, elinin altýnda bulunan cariyeler hariç, güzellikleri hoþuna gitse bile, bunlarýn yerine baþka hanýmlar alman sana helal deðildir. Allah her þeyi gözetler.
53. Ey iman edenler! Siz zamanýný gözetlemeksizin, bir yemeðe davet edilmedikçe, Peygamber'in evlerine girmeyin. Ancak davet edildiðiniz vakit girin. Yemeði yediðinizde hemen daðýlýn, sohbete dalmayýn. Çünkü bu hareketiniz Peygamber'i üzmekte, fakat o (size bunu söylemekten) utanmaktadýr. Ama Allah, hakký söylemekten çekinmez. Peygamber'in hanýmlarýndan bir þey istediðiniz zaman perde arkasýndan isteyin. Bu, hem sizin kalpleriniz, hem de onlarýn kalpleri için daha temiz bir davranýþtýr. Sizin Allah'ýn Resulünü üzmeniz ve kendisinden sonra onun hanýmlarýný nikahlamanýz asla caiz olamaz. Çünkü bu, Allah katýnda büyük (bir günah) týr. *
54. Bir þeyi açýða vursanýz da, gizleseniz de þüphe yok ki Allah, her þeyi gayet iyi bilmektedir. *
55. Onlara (Peygamber'in hanýmlarýna), babalarý, oðullarý, kardeþleri, kardeþlerinin oðullarý, kýz kardeþlerinin oðullarý, kadýnlarý (mümin kadýnlar) ve ellerinin altýnda bulunan cariyelerinden dolayý bir günah yoktur. (Ey Peygamber hanýmlarý!) Allah'tan korkun; þüphesiz Allah, her þeye þahittir.
56. Allah ve melekleri, Peygamber'e çok salevat getirirler. Ey müminler! Siz de ona salevat getirin ve tam bir teslimiyetle selam verin. *
57. Allah ve Resulünü incitenlere Allah, dünyada ve ahirette lanet etmiþ ve onlar için horlayýcý bir azap hazýrlamýþtýr. *
58. Mümin erkeklere ve mümin kadýnlara, yapmadýklarý bir þeyden dolayý eziyet edenler, þüphesiz bir iftira ve apaçýk bir günah yüklenmiþlerdir.
59. Ey Peygamber! Hanýmlarýna, kýzlarýna ve müminlerin kadýnlarýna (bir ihtiyaç için dýþarý çýktýklarý zaman) dýþ örtülerini üstlerine almalarýný söyle. Onlarýn tanýnmasý ve incitilmemesi için en elveriþli olan budur. Allah baðýþlayandýr, esirgeyendir.
60. Andolsun, iki yüzlüler, kalplerinde hastalýk bulunanlar (fuhuþ düþüncesi taþýyanlar), þehirde kötü haber yayanlar (bu hallerinden) vazgeçmezlerse, seni onlara musallat ederiz (onlarla savaþmaný ve onlarý þehirden sürüp çýkarmaný sana emrederiz); sonra orada, senin yanýnda ancak az bir zaman kalabilirler.
61. Hepsi de lanetlenmiþ olarak nerede ele geçirilirlerse, yakalanýr ve mutlaka öldürülürler.
62. Allah'ýn önceden geçenler hakkýndaki kanunu budur. Allah'ýn kanununda asla bir deðiþiklik bulamazsýn.
63. Ýnsanlar sana kýyametin zamanýný soruyorlar. De ki: Onun bilgisi Allah katýndadýr. Ne bilirsin, belki de zamaný yakýndýr.
64. Þu muhakkak ki, Allah kafirleri rahmetinden kovmuþ ve onlara çýlgýn bir ateþ hazýrlamýþtýr.
65. (Onlar) orada ebedi olarak kalacaklar, (kendilerini koruyacak) ne bir dost ne de bir yardýmcý bulacaklardýr.
66. Yüzleri ateþte evrilip çevrildiði gün: Eyvah bize! Keþke Allah'a itaat etseydik, Peygamber'e de itaat etseydik! derler.
67. Ey Rabbimiz! Biz reislerimize ve büyüklerimize uyduk da onlar bizi yolda saptýrdýlar, derler.
68. Rabbimiz! Onlara iki kat azap ver ve onlarý büyük bir lanetle rahmetinden kov.
69. Ey iman edenler! Siz de Musa'ya eziyet edenler gibi olmayýn. Nihayet Allah onu, dedikleri þeyden temize çýkardý. O, Allah yanýnda þerefli idi. *
70. Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve doðru söz söyleyin.
71. (Böyle davranýrsanýz) Allah iþlerinizi düzeltir ve günahlarýnýzý baðýþlar. Kim Allah ve Resulüne itaat ederse büyük bir kurtuluþa ermiþ olur.
72. Biz emaneti, göklere, yere ve daðlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten çekindiler, (sorumluluðundan) korktular. Onu insan yüklendi. Doðrusu o çok zalim, çok cahildir. *
73. (Allah bu emaneti insana vermek suretiyle), münafýk erkeklere ve münafýk kadýnlara, müþrik erkeklere ve müþrik kadýnlara azap edecek, inanan erkeklerin ve inanan kadýnlarýn da tevbesini kabul buyuracaktýr. Allah baðýþlayandýr, merhamet edendir. *
Ahzâb Suresi
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1. يَاأَيُّهَا النَّبِيُّ اتَّقِ اللَّهَ وَلَا تُطِعِ الْكَافِرِينَ وَالْمُنَافِقِينَ إِنَّ اللَّهَ كَانَ عَلِيمًا حَكِيمًا
2. وَاتَّبِعْ مَا يُوحَى إِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَ إِنَّ اللَّهَ كَانَ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرًا
3. وَتَوَكَّلْ عَلَى اللَّهِ وَكَفَى بِاللَّهِ وَكِيلًا
4. مَا جَعَلَ اللَّهُ لِرَجُلٍ مِنْ قَلْبَيْنِ فِي جَوْفِهِ وَمَا جَعَلَ أَزْوَاجَكُمُ اللَّائِي تُظَاهِرُونَ مِنْهُنَّ أُمَّهَاتِكُمْ وَمَا جَعَلَ أَدْعِيَاءَكُمْ أَبْنَاءَكُمْ ذَلِكُمْ قَوْلُكُمْ بِأَفْوَاهِكُمْ وَاللَّهُ يَقُولُ الْحَقَّ وَهُوَ يَهْدِي السَّبِيلَ
5. ادْعُوهُمْ لِآبَائِهِمْ هُوَ أَقْسَطُ عِنْدَ اللَّهِ فَإِنْ لَمْ تَعْلَمُوا ءَابَاءَهُمْ فَإِخْوَانُكُمْ فِي الدِّينِ وَمَوَالِيكُمْ وَلَيْسَ عَلَيْكُمْ جُنَاحٌ فِيمَا أَخْطَأْتُمْ بِهِ وَلَكِنْ مَا تَعَمَّدَتْ قُلُوبُكُمْ وَكَانَ اللَّهُ غَفُورًا رَحِيمًا
6. النَّبِيُّ أَوْلَى بِالْمُؤْمِنِينَ مِنْ أَنْفُسِهِمْ وَأَزْوَاجُهُ أُمَّهَاتُهُمْ وَأُولُو الْأَرْحَامِ بَعْضُهُمْ أَوْلَى بِبَعْضٍ فِي كِتَابِ اللَّهِ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُهَاجِرِينَ إِلَّا أَنْ تَفْعَلُوا إِلَى أَوْلِيَائِكُمْ مَعْرُوفًا كَانَ ذَلِكَ فِي الْكِتَابِ مَسْطُورًا
7. وَإِذْ أَخَذْنَا مِنَ النَّبِيِّينَ مِيثَاقَهُمْ وَمِنْكَ وَمِنْ نُوحٍ وَإِبْرَاهِيمَ وَمُوسَى وَعِيسَى ابْنِ مَرْيَمَ وَأَخَذْنَا مِنْهُمْ مِيثَاقًا غَلِيظًا
8. لِيَسْأَلَ الصَّادِقِينَ عَنْ صِدْقِهِمْ وَأَعَدَّ لِلْكَافِرِينَ عَذَابًا أَلِيمًا
9. يَاأَيُّهَا الَّذِينَ ءَامَنُوا اذْكُرُوا نِعْمَةَ اللَّهِ عَلَيْكُمْ إِذْ جَاءَتْكُمْ جُنُودٌ فَأَرْسَلْنَا عَلَيْهِمْ رِيحًا وَجُنُودًا لَمْ تَرَوْهَا وَكَانَ اللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرًا
10. إِذْ جَاءُوكُمْ مِنْ فَوْقِكُمْ وَمِنْ أَسْفَلَ مِنْكُمْ وَإِذْ زَاغَتِ الْأَبْصَارُ وَبَلَغَتِ الْقُلُوبُ الْحَنَاجِرَ وَتَظُنُّونَ بِاللَّهِ الظُّنُونَا
11. هُنَالِكَ ابْتُلِيَ الْمُؤْمِنُونَ وَزُلْزِلُوا زِلْزَالًا شَدِيدًا
12. وَإِذْ يَقُولُ الْمُنَافِقُونَ وَالَّذِينَ فِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ مَا وَعَدَنَا اللَّهُ وَرَسُولُهُ إِلَّا غُرُورًا
13. وَإِذْ قَالَتْ طَائِفَةٌ مِنْهُمْ يَاأَهْلَ يَثْرِبَ لَا مُقَامَ لَكُمْ فَارْجِعُوا وَيَسْتَأْذِنُ فَرِيقٌ مِنْهُمُ النَّبِيَّ يَقُولُونَ إِنَّ بُيُوتَنَا عَوْرَةٌ وَمَا هِيَ بِعَوْرَةٍ إِنْ يُرِيدُونَ إِلَّا فِرَارًا
14. وَلَوْ دُخِلَتْ عَلَيْهِمْ مِنْ أَقْطَارِهَا ثُمَّ سُئِلُوا الْفِتْنَةَ لَآتَوْهَا وَمَا تَلَبَّثُوا بِهَا إِلَّا يَسِيرًا
15. وَلَقَدْ كَانُوا عَاهَدُوا اللَّهَ مِنْ قَبْلُ لَا يُوَلُّونَ الْأَدْبَارَ وَكَانَ عَهْدُ اللَّهِ مَسْئُولًا
16. قُلْ لَنْ يَنْفَعَكُمُ الْفِرَارُ إِنْ فَرَرْتُمْ مِنَ الْمَوْتِ أَوِ الْقَتْلِ وَإِذًا لَا تُمَتَّعُونَ إِلَّا قَلِيلًا
17. قُلْ مَنْ ذَا الَّذِي يَعْصِمُكُمْ مِنَ اللَّهِ إِنْ أَرَادَ بِكُمْ سُوءًا أَوْ أَرَادَ بِكُمْ رَحْمَةً وَلَا يَجِدُونَ لَهُمْ مِنْ دُونِ اللَّهِ وَلِيًّا وَلَا نَصِيرًا
18. قَدْ يَعْلَمُ اللَّهُ الْمُعَوِّقِينَ مِنْكُمْ وَالْقَائِلِينَ لِإِخْوَانِهِمْ هَلُمَّ إِلَيْنَا وَلَا يَأْتُونَ الْبَأْسَ إِلَّا قَلِيلًا
19. أَشِحَّةً عَلَيْكُمْ فَإِذَا جَاءَ الْخَوْفُ رَأَيْتَهُمْ يَنْظُرُونَ إِلَيْكَ تَدُورُ أَعْيُنُهُمْ كَالَّذِي يُغْشَى عَلَيْهِ مِنَ الْمَوْتِ فَإِذَا ذَهَبَ الْخَوْفُ سَلَقُوكُمْ بِأَلْسِنَةٍ حِدَادٍ أَشِحَّةً عَلَى الْخَيْرِ أُولَئِكَ لَمْ يُؤْمِنُوا فَأَحْبَطَ اللَّهُ أَعْمَالَهُمْ وَكَانَ ذَلِكَ عَلَى اللَّهِ يَسِيرًا
20. يَحْسَبُونَ الْأَحْزَابَ لَمْ يَذْهَبُوا وَإِنْ يَأْتِ الْأَحْزَابُ يَوَدُّوا لَوْ أَنَّهُمْ بَادُونَ فِي الْأَعْرَابِ يَسْأَلُونَ عَنْ أَنْبَائِكُمْ وَلَوْ كَانُوا فِيكُمْ مَا قَاتَلُوا إِلَّا قَلِيلًا
21. لَقَدْ كَانَ لَكُمْ فِي رَسُولِ اللَّهِ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ لِمَنْ كَانَ يَرْجُو اللَّهَ وَالْيَوْمَ الْآخِرَ وَذَكَرَ اللَّهَ كَثِيرًا
22. وَلَمَّا رَأَى الْمُؤْمِنُونَ الْأَحْزَابَ قَالُوا هَذَا مَا وَعَدَنَا اللَّهُ وَرَسُولُهُ وَصَدَقَ اللَّهُ وَرَسُولُهُ وَمَا زَادَهُمْ إِلَّا إِيمَانًا وَتَسْلِيمًا
23. مِنَ الْمُؤْمِنِينَ رِجَالٌ صَدَقُوا مَا عَاهَدُوا اللَّهَ عَلَيْهِ فَمِنْهُمْ مَنْ قَضَى نَحْبَهُ وَمِنْهُمْ مَنْ يَنْتَظِرُ وَمَا بَدَّلُوا تَبْدِيلًا
24. لِيَجْزِيَ اللَّهُ الصَّادِقِينَ بِصِدْقِهِمْ وَيُعَذِّبَ الْمُنَافِقِينَ إِنْ شَاءَ أَوْ يَتُوبَ عَلَيْهِمْ إِنَّ اللَّهَ كَانَ غَفُورًا رَحِيمًا
25. وَرَدَّ اللَّهُ الَّذِينَ كَفَرُوا بِغَيْظِهِمْ لَمْ يَنَالُوا خَيْرًا وَكَفَى اللَّهُ الْمُؤْمِنِينَ الْقِتَالَ وَكَانَ اللَّهُ قَوِيًّا عَزِيزًا
26. وَأَنْزَلَ الَّذِينَ ظَاهَرُوهُمْ مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ مِنْ صَيَاصِيهِمْ وَقَذَفَ فِي قُلُوبِهِمُ الرُّعْبَ فَرِيقًا تَقْتُلُونَ وَتَأْسِرُونَ فَرِيقًا
27. وَأَوْرَثَكُمْ أَرْضَهُمْ وَدِيَارَهُمْ وَأَمْوَالَهُمْ وَأَرْضًا لَمْ تَطَئُوهَا وَكَانَ اللَّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرًا
28. يَاأَيُّهَا النَّبِيُّ قُلْ لِأَزْوَاجِكَ إِنْ كُنْتُنَّ تُرِدْنَ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا وَزِينَتَهَا فَتَعَالَيْنَ أُمَتِّعْكُنَّ وَأُسَرِّحْكُنَّ سَرَاحًا جَمِيلًا
29. وَإِنْ كُنْتُنَّ تُرِدْنَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَالدَّارَ الْآخِرَةَ فَإِنَّ اللَّهَ أَعَدَّ لِلْمُحْسِنَاتِ مِنْكُنَّ أَجْرًا عَظِيمًا
30. يَانِسَاءَ النَّبِيِّ مَنْ يَأْتِ مِنْكُنَّ بِفَاحِشَةٍ مُبَيِّنَةٍ يُضَاعَفْ لَهَا الْعَذَابُ ضِعْفَيْنِ وَكَانَ ذَلِكَ عَلَى اللَّهِ يَسِيرًا
31. وَمَنْ يَقْنُتْ مِنْكُنَّ لِلَّهِ وَرَسُولِهِ وَتَعْمَلْ صَالِحًا نُؤْتِهَا أَجْرَهَا مَرَّتَيْنِ وَأَعْتَدْنَا لَهَا رِزْقًا كَرِيمًا
32. يَانِسَاءَ النَّبِيِّ لَسْتُنَّ كَأَحَدٍ مِنَ النِّسَاءِ إِنِ اتَّقَيْتُنَّ فَلَا تَخْضَعْنَ بِالْقَوْلِ فَيَطْمَعَ الَّذِي فِي قَلْبِهِ مَرَضٌ وَقُلْنَ قَوْلًا مَعْرُوفًا
33. وَقَرْنَ فِي بُيُوتِكُنَّ وَلَا تَبَرَّجْنَ تَبَرُّجَ الْجَاهِلِيَّةِ الْأُولَى وَأَقِمْنَ الصَّلَاةَ وَءَاتِينَ الزَّكَاةَ وَأَطِعْنَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ إِنَّمَا يُرِيدُ اللَّهُ لِيُذْهِبَ عَنْكُمُ الرِّجْسَ أَهْلَ الْبَيْتِ وَيُطَهِّرَكُمْ تَطْهِيرًا
34. وَاذْكُرْنَ مَا يُتْلَى فِي بُيُوتِكُنَّ مِنْ ءَايَاتِ اللَّهِ وَالْحِكْمَةِ إِنَّ اللَّهَ كَانَ لَطِيفًا خَبِيرًا
35. إِنَّ الْمُسْلِمِينَ وَالْمُسْلِمَاتِ وَالْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ وَالْقَانِتِينَ وَالْقَانِتَاتِ وَالصَّادِقِينَ وَالصَّادِقَاتِ وَالصَّابِرِينَ وَالصَّابِرَاتِ وَالْخَاشِعِينَ وَالْخَاشِعَاتِ وَالْمُتَصَدِّقِينَ وَالْمُتَصَدِّقَاتِ وَالصَّائِمِينَ وَالصَّائِمَاتِ وَالْحَافِظِينَ فُرُوجَهُمْ وَالْحَافِظَاتِ وَالذَّاكِرِينَ اللَّهَ كَثِيرًا وَالذَّاكِرَاتِ أَعَدَّ اللَّهُ لَهُمْ مَغْفِرَةً وَأَجْرًا عَظِيمًا
36. وَمَا كَانَ لِمُؤْمِنٍ وَلَا مُؤْمِنَةٍ إِذَا قَضَى اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَمْرًا أَنْ يَكُونَ لَهُمُ الْخِيَرَةُ مِنْ أَمْرِهِمْ وَمَنْ يَعْصِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ ضَلَّ ضَلَالًا مُبِينًا
37. وَإِذْ تَقُولُ لِلَّذِي أَنْعَمَ اللَّهُ عَلَيْهِ وَأَنْعَمْتَ عَلَيْهِ أَمْسِكْ عَلَيْكَ زَوْجَكَ وَاتَّقِ اللَّهَ وَتُخْفِي فِي نَفْسِكَ مَا اللَّهُ مُبْدِيهِ وَتَخْشَى النَّاسَ وَاللَّهُ أَحَقُّ أَنْ تَخْشَاهُ فَلَمَّا قَضَى زَيْدٌ مِنْهَا وَطَرًا زَوَّجْنَاكَهَا لِكَيْ لَا يَكُونَ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ حَرَجٌ فِي أَزْوَاجِ أَدْعِيَائِهِمْ إِذَا قَضَوْا مِنْهُنَّ وَطَرًا وَكَانَ أَمْرُ اللَّهِ مَفْعُولًا
38. مَا كَانَ عَلَى النَّبِيِّ مِنْ حَرَجٍ فِيمَا فَرَضَ اللَّهُ لَهُ سُنَّةَ اللَّهِ فِي الَّذِينَ خَلَوْا مِنْ قَبْلُ وَكَانَ أَمْرُ اللَّهِ قَدَرًا مَقْدُورًا
39. الَّذِينَ يُبَلِّغُونَ رِسَالَاتِ اللَّهِ وَيَخْشَوْنَهُ وَلَا يَخْشَوْنَ أَحَدًا إِلَّا اللَّهَ وَكَفَى بِاللَّهِ حَسِيبًا
40. مَا كَانَ مُحَمَّدٌ أَبَا أَحَدٍ مِنْ رِجَالِكُمْ وَلَكِنْ رَسُولَ اللَّهِ وَخَاتَمَ النَّبِيِّينَ وَكَانَ اللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمًا
41. يَاأَيُّهَا الَّذِينَ ءَامَنُوا اذْكُرُوا اللَّهَ ذِكْرًا كَثِيرًا
42. وَسَبِّحُوهُ بُكْرَةً وَأَصِيلًا
43. هُوَ الَّذِي يُصَلِّي عَلَيْكُمْ وَمَلَائِكَتُهُ لِيُخْرِجَكُمْ مِنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ وَكَانَ بِالْمُؤْمِنِينَ رَحِيمًا
44. تَحِيَّتُهُمْ يَوْمَ يَلْقَوْنَهُ سَلَامٌ وَأَعَدَّ لَهُمْ أَجْرًا كَرِيمًا
45. يَاأَيُّهَا النَّبِيُّ إِنَّا أَرْسَلْنَاكَ شَاهِدًا وَمُبَشِّرًا وَنَذِيرًا
46. وَدَاعِيًا إِلَى اللَّهِ بِإِذْنِهِ وَسِرَاجًا مُنِيرًا
47. وَبَشِّرِ الْمُؤْمِنِينَ بِأَنَّ لَهُمْ مِنَ اللَّهِ فَضْلًا كَبِيرًا
48. وَلَا تُطِعِ الْكَافِرِينَ وَالْمُنَافِقِينَ وَدَعْ أَذَاهُمْ وَتَوَكَّلْ عَلَى اللَّهِ وَكَفَى بِاللَّهِ وَكِيلًا
49. يَاأَيُّهَا الَّذِينَ ءَامَنُوا إِذَا نَكَحْتُمُ الْمُؤْمِنَاتِ ثُمَّ طَلَّقْتُمُوهُنَّ مِنْ قَبْلِ أَنْ تَمَسُّوهُنَّ فَمَا لَكُمْ عَلَيْهِنَّ مِنْ عِدَّةٍ تَعْتَدُّونَهَا فَمَتِّعُوهُنَّ وَسَرِّحُوهُنَّ سَرَاحًا جَمِيلًا
50. يَاأَيُّهَا النَّبِيُّ إِنَّا أَحْلَلْنَا لَكَ أَزْوَاجَكَ اللَّاتِي ءَاتَيْتَ أُجُورَهُنَّ وَمَا مَلَكَتْ يَمِينُكَ مِمَّا أَفَاءَ اللَّهُ عَلَيْكَ وَبَنَاتِ |
|