Kul ile Yüce Yaratan arasındaki muhabbetin doruğa ulaştığı, Rahmet, bereket, huzur, mağfiret ve duygu yüklü havası ile; hikmet dolu sahurlarıyla, şükür ve paylaşımın zirveye ulaştığı iftar sofralarıyla, ibadetin coşkuya dönüştüğü teravihleriyle hayatımıza ayrı bir derinlik ve zenginlik kazandıran Ramazan ayını teneffüs etmekteyiz.
“Ramazan, bir kültürdür, bir medeniyettir, bir dünya görüşüdür. Ramazan, İslâm’ın rahmetle yoğrulmuş adaletini, bilgi ve hikmetle bütünleşmiş ahlâkını bütün insanlığa gösteren bir rahmet ve bağışlanma ayıdır.”
Kul, oruçta Rabbi ile adeta baş başadır. “İnsanoğlunun yaptığı her şey kendisi içindir. Oruç müstesna. O benim içindir ve onun mükâfatını ben vereceğim…” (Buhârî , Savm) kudsî hadisi ile orucun manevî karşılığına dikkat çekilmiştir.
İnsanı gayri meşru istek ve arzularına esir olmaktan koruyan bir iksirdir oruç. Oruç, bizleri maddi zevk ve şehvetler peşinde koşmaktan alıkoyan bir ilaç gibidir. Gerçekten şuurlu ve şartlarına riayet edilerek tutulan oruç, kişiyi kötülüklere karşı koruyan bir kalkandır. Oruçlu kimse kavgalara, çirkinliklere, kötü sözlere, günah ve isyanlara karşı iç alemini kapatmıştır. Onun sadece midesi değil aynı zamanda dili, eli, gözü, gönlü, bütün uzuvları bu tür olumsuzluklara karşı iftarı olmayan bir oruçtadır. Onun dilinin iftarı, güzel sözdür; gönlünün iftarı, güzel duygulardır; elinin iftarı, onu hayırlı işlerde kullanmaktır; gözünün iftarı, güzelliklere bakarak Yüce Rabbinin kudret ve kuvvetini anlamaktır. Aklının iftarı, insanlığa huzur verecek bilgi ve düşünceler üretmektir.
Değerli Dostlar
Dileriz ki: Bu ramazan
Bir eğlence, şatafat ve gösteriye, gösterişli iftar programlarına, ihtişamlı davetlere karnaval ve festival haline, israf sofralarına dönüşmez. Zira son yıllarda özellikle şehirlerde gerek otel ve gerekse birçok mekânlarda hazırlanan iftar sofraları kendi içinde israfı ve gösterişi barındırmaktadır. Sınıf ve itibar esasına dayalı, bu tür sözüm ona iftar sofraları islamla bağdaşmamaktadır.
Hanelerimizi
ve gönüllerimizi orucu bizimle idrak eden herkese açık tutalım…
Ne zenginlik müminler arasında bir statüdür, ne de fakirlik ve yoksulluk
sofralarımızı kendileriyle paylaşmadığımız
ayrı bir sınıfıtır., İftar çadırlarının gayesinin dışına çıkarılmasına
izin vermeyelim. Özellikle bu gibi toplumsallaşmalar reklâma, tanıtıma
ve gösteri aracına dönüştürülmemelidir.
Geliniz bu Ramazanda gerek kamu ve özel kuruluşları gerekse ticarî kuruluşlar olarak toplu iftarlarımızı çalışanlarımızla beraber yapalım. Çalışanlarla, işçilerle, memurlarla ve emekçilerle, iş sahiplerinin, patronların, amirlerin ayrı dünyaların insanı olmadıklarını Ramazan dolayısıyla gösterelim.
Çalışanların emeği ile patronlara iftar vermeyelim. Genelde görülen eksiklik bu minvaldedir. Çalışanlarına iftarı çok gören, aynı masada oturmayı kendilerine zül gören yönetiçiler istemiyoruz. Özellikle belirmek isterim ki, yanında beraber çalışanın derdiyle dertlenmeyen, emeğine ve fikrine saygı gösteremeyenler, İnsan onuruna yaraşır bir hayat istemeyen, Adil bir gelir dağılımı istemeyen, Hakça paylaşımı çok gören, Güvenceli bir çalışmayı talep etmeyenler,
Adaletsizliğinin son bulmasını arzulamayanlar, sırf
desinler diye Ramazan paketi yapıp dağıtıyorsa İslâm’ın infak anlayışını
anlamamış demektir. Mağduriyetin sadece bir gıda paketiyle veya iftar
programlarıyla giderileceğini düşünüyorlarsa çok aldanıyorlar bu olsa olsa,
İslâm’ı anlamamak ve gerektiği gibi yaşamamak demektir. Geliniz, bizler
Ramazan ayını değil, Ramazan ayı bizleri değiştirsin
Bu vesile ile gerek yaz Kur’an Kurslarında fedakarca çocuklarımıza yüce Kitabımızı ve dinimizi öğreten, halkımızın Ramazan Ayını daha verimli ve bilinçli geçirmesi için elinden gelen her türlü fedakarlığı gösteren meslektaşlarımıza şükranlarımızı sunar milletimizin ve tüm İslam aleminin Ramazan ayını en kalbi duygularımla tebrik ederim 20/07/2012
Celalettin AKÇADOĞAN
DİN Bir Sen Trabzon İl Başkanı
5336987787