Yazı Boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Budamı Olacaktı! Neyle Namaz
03 Aralık 2011 Cumartesi Saat 09:23
Köyümüzün;Yayla Mahallesi (Nemarina) Camii İmam Hatip’i İshak Okutan’ın kaleme aldığı “Budamı olacaktı!Neyle Namaz”adlı makaleyi yayınlıyoruz

Değerli Gönül Dostlarım; 

Şhow Tv Saba Tümer in Proğramında ,

Sorulan ; Ney sesiyle namaz kıla bilirmiyim ?
sorusuna Nuri Öztürk: Ben ce sakıncası yok ! diye cevap verdi
Türkçe okuyarak namaz dan sonra bu ney olayından dolayı vede sözde bir karadeniz fıkrası , Namazda konuşmak olmaz ama ben o arsayı sol tarafıma olan kişiye sattım gibi saçma sözler.

(Tüm Müslümanlardan ve tasvip etmeyen karadenizlilerden özürdilemesi gerekir)

Ehli sünnet e göre uygulama kaynaklarıyla paylaşma zorunlu oldu
Namaz bir ibadettir. Bu dinin peygamberi olan Hz. Muhammed (a.s.m) namazı nasıl kılmışsa, bir Müslüman da öyle kılar. Namazın rükuunu ve secdesini değiştiremediği gibi, namazlarda okunan sureleri, tesbihleri, tekbiri ve diğer duaları da değiştiremez. Çünkü ibadet her yönüyle bir bütündür. O bütünlük içinde bir anlam taşır. Bu açıdan namazdaki ibadet dili Kur’ân dilidir.

Peygamberimiz de namazlarında Kur’ân dilini kullanmıştır. O zamanlarda da Selman-ı Farisi, Bilal-ı Habeşi gibi aslen Arap olmayan sahabiler de namazlarını Kur’ân diliyle kılıyorlardı. Yine o dönemde İran ve Bizans gibi büyük imparatorlukların halkının büyük bir kısmı Müslüman olduğu halde, onlar da namazlarını Kur’ân diliyle kıldılar.

Hz. Osman zamanında Kıptiler ve çok az da olsa bazı Türk kabileleri de Müslüman olmuştu. Onlar da aynı şekilde namazlarını kıldılar. Dokuzuncu asırdan itibaren Türkler bütünüyle İslamı seçtiler, konuşmalarında ve yazışmalarında Türkçe’yi kullandılar, ama namaz kıraatinde Kur’ân dilini kullandılar. Daha sonraki yıllarda bin seneyi bulan Selçuklular ve Osmanlılar döneminde de Türkler namazlardaki duaları kendi dilleriyle değil de, Arapça olarak okudular.

O zamanlarda da Türklerin ve diğer Arap olmayan milletlerin büyük çoğunluğu okudukları surelerin, ayetlerin ve duaların anlamını bilmiyorlardı. Ama onlar bu konuda ne zorlandılar, ne da akıllarına böyle bir değişik düşünce geldi.

Cumhuriyetin kurulmasıyla yapılan inkılaplar arasında harf ve dil devrimi gerçekleşince, o dönemin idarecileri Türkçe ezan, Türkçe hutbe okumayı ve Türkçe namaz kılmayı kanun zoruyla ve baskıyla uygulamaya başladılar. Hatta 1932-1950 yılları arasında ezanı “Allahü Ekber” yerine, “Tanrı Uludur” şeklinde Türkçe olarak okuttular.
Bu arada Sultan Ahmet Camii gibi büyük camilerde Türkçe namaz kıldırmayı bile denedikleri halde, bunun anlamsız ve “yavan” olduğunu görünce, uygulamadan vazgeçtiler. Çünkü ezan, kamet, namazın içinde okunan tesbih ve zikir kelimeleri ve diğer okunan sure ve âyetler bir elbise tarzında değiştirilen türden bir şey değildi, vücudun derisi mesabesindeydi.

Elbise değiştirilebilir, fakat deri ve cilt değiştirilemez. Değiştirilirse vücut zarar görür, kişi ölüme gider. Bunun için namazdaki surelerin yerine Türkçeleri okunamaz, okunması mümkün değildir. Okunursa ibadet hayatı ve namazı bir anlam taşımaz. Üç kuruşluk geçici bir dünya işi bugün insanlar Çince, Japonca ve Rusça gibi dilleri öğrenmekten üşenmiyorlar da, ebedi hayatın bir vesilesi olan namaz gibi bir ibadetin dilini, o da kısa birkaç sureyi öğrenmek için üşenmek nasıl haklı bir gerekçe taşıyabilir ki…

Fatiha, İhlas, Kevser gibi namazda okuduğunuz surelerin manasını öğrenirseniz, namaz kılarken anlamlarını düşünürsünüz. Yoksa kendi keyfinize ve ayakları havada kalan bazı gerekçelerle dinin ibadet dilini değiştiremezsiniz.
Kur’an-ı Kerim’de bu konuda !

“Kur’an’dan kolayınıza geleni okuyun”1 buyurulurken, Sevgili Peygamberimiz de namaz kılmayı iyi bilmeyen bir sahabiye namaz kılmayı tarif ederken “… sonra Kur’an’dan ezberinde bulunanlardan kolayına geleni oku.” buyurmuştur.2
Bu itibarla namazda kıraat yani Kur’an okumak, Kitap, Sünnet ve İcma ile dinin temel üç delili ile sabittir, aksinin uygulanmasına din izin vermediği gibi, böyle bir namazın sahih olması da mümkün değildir.

İmam Azam Ebu Hanife’ye göre Namaz kılanın Kur’an’ı Kerim’i yüzünden okuyarak namaz kılması, namazını bozar.


Bahru’r raik isimil kitabta şu açıklamalar vardır:
Mushaf’tan okuması, Ebu Hanife’ye göre namazı bozar İki yönden izahı vardır:
1 si : Mushafı taşımak, ona bakmak, sayfalarını açıp kapamak ameli kesirdir
2 si : Mushaftan bir şey alıp öğrenmiştir Başka birinden öğrenmiş gibi olur
Musannif, ( kafi ) isimli kitabında bunu tashih etti, her halde namazı bozulur dedi Serahsi’nin tashihine tabi olarak;

Ebu hanife’nin bir başka delili:
Ebi Davud’un, ibni Abbas’tan tahriç ettiği hadisi şeriftir Şöyle demiştir:
“Emiru-l Mu’minin, insanlara mushaftanbakıp okuyarak imamlık yapmaktan bizi men etti” Bu nehyi, fesadı gerektirir
Duvarda mihrabta yazılı olanı okumasıyla da namazı bozulur Az veya çok olması eşittir.

Bu haber toplam 3857 defa okundu.
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
ŞAİRLERİMİZ
SİTE ANKET
Köyümüzün Öncelikli en önemli sorunu sizce nedir?
Yollar
Cenaze Morgu
Çöp
Kanalizasyon
Şadırvan ve Ortak Tuvaletler
Künye . Reklam . İletişim . RSS   Copyright © 2024 Yeşilalan(Holaysa) Köyü Tanıtım Sitesi
Sitemizdeki yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz kullanılamaz.
Yazılım & Tasarım : Mahmut ÖZDEMİR