Yazı Boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

Ali Kemal SEVİNÇ
caykaragazetesi@hotmail.com
Yeşilalan Merkez (Holaysa) Camii
27 Ocak 2010 Çarşamba Saat 11:27

Geçenlerde internette gezinirken doğu Karadeniz kültür sitesi olarak yayın yapan ve kendine göre kültür oluşturmaya çalışan bir sitede köyüm Holaysa (Yeşilalan) Merkez Camii ile alakalı bir yazıya rastladım. Birazda alaycı üslupla kaleme alınmış olan bu yazı okudukça bahsedilen caminin benim köyümde olup olmadığı konusunda şüpheye kapıldım. Genelde bu tür yazılan yazıların temelinde  insanların beyinlerinde acaba? Soru ve sorularını oluşturarak farklı bir düşünce meydana getirmektir. Bende mensubu olduğum köyümün merkez camisi ile ilgili toparladığım gerçekleri siz değerli okuyucularımla paylaşıyorum. 

Yazıda Merkez Camimizle ilgili şu ifadelere yer verdi.

“Holaysa köyünün en düz yerinde, bu gün kubbeli bir cami ve ne iş yaptığını anlayamadığım dev bir kur’an kursunun yanında  beton caminin bulunduğu arsada inşa edilmiş bulunan ahşap bir cami vardı. Camiyi Hıristiyan  Rum ustaları inşa etmişti ve ben sadece caminin ahşap minaresine yetişmiştim ancak.” Bununla yetinmiyor aynen şöyle devam ediyor; “ Cami, o civarda bulunan mevcut köylü tarafından darmadağın edilmişti, Cahil köylüler, bu şaheser yapıtı yer ile yeksan ederken, şanlı devletimiz de bu işe en ufak bir ses çıkarmamıştı. Anlaşılan o ki bilmem beklide Pontus kültürüne indirilen son bir darbenin memnuniyetini yaşıyordu.  Hani derler ya atma Recep din kardeşiyiz. Bende diyorum ki atma Recep kan kardeşi değilsek din kardeşiyiz. Ahşap minare 1224 rumi (miladi 1809) yılında yıkıldı. Sen nasıl yetiştin ahşap minareye.

Bir konu hakkında yazı kaleme alırken birini yermek, veya hakaret etmek için kaleme alınmamalı.. Gerçekleri açığa çıkarmak için kaleme alınmalı. Bunun için iyi bir araştırma yapılır tarihi vesikalar değerlendirilir, yoksa ravilerin rivayetlerine başvurulur, derlenir toparlanır ve yazılacak olan yazı son şeklini alır. Bu yapılmamış. Bilinmesi gereken önemli bir hususta; Tarihte hiçbir zaman camiler ne Pontus, ne Hıristiyanlık ve nede Yahudiliğin Kültürü olmuştur. Camiler başlı başına Müslümanların ibadet yerleri ve İslam dininin vesikalarıdır.

Peki nedir bu cami ve minarenin yapılış öyküsü.

Yeşilalan (Holaysa) köyü merkez camisi şu anda bulunduğu yere rumi 1200 (miladi 1785)  yılında taşınmış. Eski yeri hemen yan tarafta Özçelikler’den   Dursunali Ali ÖZÇELİK’in bulunduğu evin üstünde Ceviz ağacının bulunduğu yerde idi. Daha sonra o civarda meydana gelen heyelan nedeniyle cami hasar görmüş ve şimdiki mevcut mahalde cami ve minaresi ahşap olarak yeniden inşa edilmişti.

Bundan 24 yıl sonra rumi 1224 (miladi 1809) de meydana gelen şiddetli rüzgar nedeniyle ahşap minaresi yıkılmış. O tarihte köyün imamı olan Ataköylü Müderris Dingiloğlu Mustafa Efendi  bu duruma çok üzülmüş,  ağlamaklı gözleri ile  ben o kadar kötü bir kul muyum ki Mevla benim görev yaptığım caminin minaresini yıktı” diyerek devamlı üzüntüsünü dile getirdi. Bu durumu gören dedelerimiz (köylüler)   hoca efendiye; “hocam neden üzülüyorsun sen iste biz sana taştan minare yapalım” diyerek minare yapımına başladılar. Tüm köy halkı ve taş yontma ustaları Ehiltaş’dan imece usulü ile getirdikleri yontma taşlarla minarenin yapımı tamamlandı. Minare Rum ustalar tarafından yapıldı bu doğru.

Minare yapımı ile ilgili anlatılan bir hikaye var. Bu hikayeye göre; Köylü minare taşlarını Ehiltaş’dan   imece usulü ile taşırken Müderris Dingiloğlu Mustafa Efendiden seyir yapma fetvası istemiş ve hoca efendi de olur demiştir. Ayrıca şerife kapısının üst bağlantı kilit taşını Vizana Ahmet Efendinin (Hacı Ferşat Efendi kendisinden ders almıştır) annesi tek başına taşıdı.

Cami   1200 (1785) yılında yapıldığı şekliyle 1965 yılına kadar geldi. Resmi rakamlara göre 1965 yılında köyümüzün nüfusu toplam 1748 (Yeşilalan:1239, Baltacılı:509) kişiye ulaşmış ve mevcut camii ihtiyaca cevap veremez hale gelmişti.

O tarihlerde köyümüzde Yeşilalan Köyü Camii ile Baltacılı Köyü Hanca Camileri mevcuttu.  Yani iki köy ve 1748 nüfusa iki küçük camii. Bu halleri ile yetersiz olduğu için Merkez Camisi ihtiyaca cevap verecek şekilde bu günkü hali ile betonarme olarak inşa edilmiştir. Camii inşaatına 1965 yılında başlandı 1966 yılında bitirildi. İkinci minaresi ise 1974 yılında yapıldı. O minarenin yapımında ise herkes   gibi bende dereden sırtımda çuvalla çakıl taşıdım. 

Gelelim yazıdaki diğer bir iddiaya: “Garip olan, bu ahşap minarenin tepesinde bir Haç olmasıydı. Herhalde Rum ustaların bir şakasıydı.” Ağlar mısın güler misin? Yazıyı yazan zevat minarenin taş olarak 1809 yılında inşa edildiğini bilmiyor. Bu minarede iddia edildiği gibi hiçbir zaman Haç işareti olmamıştır. Evet sadece taş minareyi Rum ustalar yaptı.  Eski ahşap camiyi onlar   yapmamıştır.  Bahsedilen demir parçasına gelince;  Kur’an kursu binası tarafında şerefe ile alem arasında takılmış minare yapılırken malzeme çekmek için kullanılan demir parçasıdır. O demiri bende biliyorum ve de gördüm. İpin kaymaması için ucu yukarı kıvrık.

Haçla uzaktan yakından ilgisi yok. Tamamen şeklen uydurma ve bazı kişiler tarafından siyasi olarak kullanılan bir malzeme. Hiç düşünmüyor musunuz ki köyümüzde bir sürü alim evliya insanlar müderrisler vardı. Onlar bu haç işaretinin yapılmasına müsaade ederler miydi? Veya orda kalmasını sağlayarak haçlı minare olarak anılmasına vesile olurlar mıydı? Veya yıllar boyu orda kalmasına izin verirler miydi? Sanmıyorum. Çünkü Müslümanlıkla ilgi ve alakası yoktur da ondan. Demek ki bahsedilen demir parçası sadece taşları yukarı çekmek için kullanılan bir aparattı.

Minare 1224 den (miladi 1809)  1980 li yıllara kadar çeşitli defalar onarılmış. Taşları bir birine bağlayan kurşun çiviler zaman içerisinde kayma yapmış ve yeniden onarılmıştı. Bir keresinde Muhammet Altunbaş (Eğrip Keskin’de vefat etmiştir) şerefeden yukarısının tamirini yaptı. Tamir edilmesine rağmen yine şerefedeki bazı taşlar kayma yaptı. Vakıflar genel müdürlüğüne başvurulmuş, vakıflardan gelen elemanlar taşları numaralandırarak yıkılıp yapılmasına karar verdiler. Minare şerefeye kadar yıkılmış ancak yapılmamıştır. Şuan ki durumu ile şerefeden aşağısı ayakta duruyor.

Yıkılan minarenin âlemi (Selçuklu ve Osmanlı döneminde âlemlerin çeşitleri şekilleri vardı. Türkiye Cumhuriyetinin âlemi ay yıldızdır) hilali şu anda yan tarafta abdest almak için kullanılan şadırvanın tepesinde bulunmaktadır.

Minarenin tepesinde Haç işareti vardı diyen zevatta gitsin baksın şadırvanda bulunan alem minarenin tepesinde bulunuyordu. Baksın bakalım neymiş.

http://www.yesilalan.net/images/other/372.jpg

Yazan:Ali Kemal Sevinç

caykaragazetesi@hotmail.com

Bu makale toplam 4605 defa okundu.
Tebrik
Kemal çuman
Uzun yıllardan beri bölgemizde ve yöremizde yürütülen pontusçuluk faaliyetleri çerçevesinde maalesef çaykara’mızda bunların uzantıları olan bazı internet siteleri yayın yapmaktadır. Burada yaptıkları yayınlarla insanlarımızın zihinlerinde oluşturacakları kuşkularla toplumumuzu kendi değerlerinden uzaklaştırmaya ve hedefledikleri Pontus hayallerini kurmaya çalışmaktadırlar. Yukarıdaki yazıda köyümüzdeki minarenin bir hiristiyan kültürü olduğunu yazmaktan hiç çekinmemişler. Toplumun bu tip yayınlarda duyarlı olması en büyük dileğimiz. Ayrıca bu hassas konuyu ele alıp gerçekleri gündeme getiren Ali Kemal Kardeşimi tebrik ediyorum. .
28 Ocak 2010 Perşembe Saat 11:22
YAZARIN DİĞER YAZILARI
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
ŞAİRLERİMİZ
SİTE ANKET
Köyümüzün Öncelikli en önemli sorunu sizce nedir?
Yollar
Cenaze Morgu
Çöp
Kanalizasyon
Şadırvan ve Ortak Tuvaletler
Künye . Reklam . İletişim . RSS   Copyright © 2025 Yeşilalan(Holaysa) Köyü Tanıtım Sitesi
Sitemizdeki yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz kullanılamaz.
Yazılım & Tasarım : Mahmut ÖZDEMİR