Yazı Boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Ecz.yusuf Nusret Göksal Sizlerle
23 Aralık 2007 Pazar Saat 13:13
ECZACI YUSUF NUSRET GÖKSAL İLE YAPILAN RÖPORTAJ
Ecz.Nusret Yusuf Göksal
Yönetici: Memleketimizin güzel ins...
ECZACI YUSUF NUSRET GÖKSAL İLE YAPILAN RÖPORTAJ





Ecz.Nusret Yusuf Göksal





Yönetici: Memleketimizin güzel insanlarını ,sitemiz vasıtası ile hemşerilerimizle buluşturmaya devam ediyoruz. Dünyanın en kalabalık ve meşakkatli şehrinden İstanbul’un Çamlıca semtinden okuyucularımıza sesleneceksiniz. Sohbetimize başlamadan önce kendinizi tanıtır mısınız?



Göksal: Sohbetimize başlamadan hemşerilerimle tanışma imkanı verdiğiniz ve zamanınızı ayırdığınız için; size ve site yönetimine teşekkürlerimi sunmak isterim.1980 yılında Trabzon’da ikiz kardeşimle beraber dünyaya geldik. Köse Hacı Hafız Yusuf’un (rahmetli) en küçük oğlu Faruk Göksal’ın oğluyum. İlk ve orta öğrenimimi Trabzon’da tamamlayıp 1998 yılında Trabzon Süper Lisesi’den mezun oldum. 2000 yılında kazandığım İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nden 2004 yılında mezun oldum. Mezuniyet sonrası yaklaşık dört ay süreyle Trabzon’da bir eczanede staj yaptım. 2005 yılında Samsun’da başlayan askerlik vazifemi, Erzincan 3.Ordu komutanlığı’nda yedek subay olarak tamamladım. Daha sonra İstanbul’a dönüp eczane için yer arayışına girdim malum.2006 Ekim ayı itibariyle de Üsküdar Beylerbeyi’nde Çamlıca eteklerinde, Vefa Eczanesinde insanlarımıza hizmet vermeye çalışıyorum.



Yönetici: Sayın Göksal, Memleketimizden uzak’ta İstanbul’da yaşayan bir hemşerimiz olarak sitemiz hakkındaki görüş ve düşüncelerini okuyucularımıza aktarır mısınız?



Göksal: Hayatımızda vazgeçilmez hale gelen internetin nimetlerinden biri de bu olsa gerek. Daha önce hiç tanışmadığımız ya da görüşmeyi ihmal ettiğimiz hemşerilerimizle hemhal olma imkanını bu site aracılığı ile sağlıyoruz. Benim dikkatimi çeken bir başka şey de; internetle fazla alakadar olmayan “orta yaş” insanımızın sitemizi ilgiyle takip etmesidir. Ayrıca sürekli bilgisayar başında olduğum için bazı olaylardan daha erken haberdar oluyorum. Bugün itibariyle sitemiz; siz yöneticilerin değerli çalışmaları ve hemşerilerimizin katkılarıyla kurulduğu andan itibaren gelişmiş, güncellenmiştir. Zamanla daha da iyi olacağının inancı ve ümidi içerisindeyim.



Yönetici: Eczacılık fakültesini bitirdikten sonra , İstanbul’da Eczane açmanıza ve iş hayatınızı buradan devam etmenize , etken olan sebepler nelerdir bize açıklar mısınız?



Göksal : Efendim hep denir ya; “ İstanbul’a bir gelen pişman bir de gelmeyen…” diye. İstanbul insanın ne ararsa iyi ya da kötü bulabileceği bir şehir, yeter ki doğru yerde arasın. Lise dönemim meslek seçimi açısından biraz sıkıntılı geçti. Sayısal bölüm okuma niyetim yoktu fakat kimyaya oldum olası hep ilgi duyuyordum. İstanbul Üniversitesi’nde eczacılık fakültesinde okumak varmış demek kaderimizde. Okul bitti derken askerliği de tamamladım. Sıra iş hayatına gelmişti. Trabzon’da ailemin yanında kalıp, eczane açmayı tercih etmedim; bu biraz da nasip kısmet meselesi. İçimden “ailem zaten her yönüyle benim yanımda; Trabzon zaten memleketim ölü ya da diri eninde sonunda bu topraklara geleceğim” dedim. Genç iken, az da olsa bir çevrem varken, İstanbul’a alışmışken bir deneyeyim istedim. Allah’a çok şükür Üsküdar’da bir eczane işletiyorum şimdi.











Yönetici: Sayın Göksal , size genel bir soru sormak istiyorum. Türkiye’deki Eczacıların sorunları nelerdir ? kısaca okuyucularımıza görüşlerini paylaşır mısınız?



Göksal : Günümüzde eczacıların karşılaştıkları sorunları birkaç madde halinde şöyle sıralayabilirim:



Sosyal güvenlik sisteminde sürekli değişiklikler yapılması

Geri ödeme kurumlarının ödemeleri geciktirmesi, eksik yapması

Mevzuat değişiklikleri nedeniyle doktor-hasta arasında kalınması

İnternet ortamında kullanılan sistemin çalışmaması, güncellenmemesi

İlaç fiyatlarında sürekli düşüşler yaşanması ve bu zararın ilaç firmalarınca karşılanmaması

Eczacılık fakültesi ve kontenjanlarının ihtiyacı aşacak şekilde olması.





Yönetici: Sayın Göksal, Türkiye’de sosyal güvenlik kurumlar birleşerek SGK ( sosyal güvenlik kurumu) çatısı altında birleştirildi. Bu konuyu Eczane, vatandaş ilişkileri açısında değerlendirirsek ne gibi sonuçlar ortaya çıkmış oldu?



Göksal : Sosyal güvenlik kurumlarının birleşmesi henüz tam anlamıyla gerçekleşemedi. Sağlık sigortası olan vatandaşlarımızın çoğu S.S.K lı malumunuz. Eskiden kurum hastanelerinden başka bir yere gidemeyen, sevk alma zorunluluğu olan, ilaç almak için saatlerce hastane eczanesinin önünde bekleyen vatandaşımız, ilacını bulamayınca da dışarıdan parayla almak durumunda kalıyordu. Bu durum S.S.K lı hastalar için büyük bir işkence halini alıyordu. Bir de Bağ-Kur'lu ya da Emekli Sandığı mensubu hastalardan farklı bir uygulamaya tabi tutuluyorlardı. Şimdi bu durum ortadan kalktı. Hasta kimlik numarasıyla dilediği sağlık kurumunda, muayene ücreti ödemeden muayene olabilecek; reçete edilen ilaçlarını da dilediği eczaneden alabilecek. Yani ilaca ulaşabilmek hasta için daha kolay artık. Burada şu sorundan da bahsetmek isterim, hasta reçetesi ile eczaneye geldiğinde internet ortamındaki sistemin yavaşlığı nedeniyle mağdur olabilmektedir. Bu da teknik donanımın yenilenmesiyle ortadan kalkacaktır diye ümit ediyoruz.



Yönetici: Doktorların yazmış olduğu reçetelerdeki bazı ilaçlarda katılım payı haricinde fiyat farkı adı altında para alınmaktadır. Bize bunun nedenini açıklar mısınız? Eşdeğer ve ucuz ilaç deniliyor burada İlaç kalitesinde fark varsa bu insanların sağlığını ilgilendirmiyor mu?



Göksal : Tabi öncelikle fiyat farkını izah edeyim. Aynı etken maddeyi aynı dozda içeren, farmasotik formu (tablet,şurup,krem vs) aynı olan fakat üretici firması farklı olan ilaçlar var. Türkiye ilaç molekülü bulma, ruhsatlandırma açısından maalesef dış ülkelere oranla geride. Bunun için bir sağlık politikası, Ar-Ge çalışmaları için sermaye, ucuz hammadde, teknoloji vs gerekli. Konuyu fazla dağıtmadan orijinal ilaç dediğimiz ilaçlar genelde yabancı sermayeli ilaç firmalarıdır ve pahalıdırlar. Yukarıda saydığım hususlara reklam, pazarlama maliyetleri de eklenince fiyatlar daha da artıyor. Yerli firmalar ise sadece hazır haldeki etken maddeyi ilaç haline getirip satışa sunuyorlar yani maliyetleri orjinale göre daha düşük. Yaklaşık iki yıldır devletimiz sağlık harcamalarını azaltmak amacıyla, eş değer ilaç uygulamasına geçti. Bir ilaç için mevcut en ucuz ilacın birim fiyatını hesaplayarak ben bu kadarını ödüyorum, bunun dışında ilaç alacak olan varsa farkını ödeyerek alsın diyor. Tercih hastaya kalmış biraz da. Eşdeğer ilaç derken bahsettiğimiz ilacın kutudaki halidir. Mesela 500 mg parasetamol bir tabletin içinde vardır. Rengi, formu, tadı aynıdır fakat tedavide aynı sonucu vermeyebilir. Nasıl ki mısır ekmeği en güzel köyümüzde yeniyorsa..Tedavi etkinliklerinin karşılaştırılması için “biyoeşdeğerlilik” çalışmalarının yapılması şarttır. Fakat Türkiye’de bu çalışmalar yüksek maliyetlerinden dolayı henüz yapılamıyor.











Yönetici: Sayın Göksal, yakında hastaneler yatan hastalara ilaçlarını kendileri verecekler. Bununla ilgili düşüncelerinizi alabilir miyim?



Göksal : Hastanelerde yatan ilaç uygulaması, altyapı eksikliği nedeniyle 01.01.2008 tarihine ertelendi. Biz eczacılar olarak ilacın hastaya eczacı elinden ulaşması gerekliliğine inanıyoruz. Ama her hastanede eczacı mevcut değil, ayrıca hastanelere yılın belli zamanlarında ihaleyle ilaç alınıyor. Bu durumda reçete edilen ilaçların bulunamaması, eczacı dışında farklı personellerden ilaç temini, ilacın eczaneden uzaklaşması gibi sıkıntılar ortaya çıkacaktır. Hastaneler tedavi merkezi olma niteliğinden uzaklaşarak ecza deposu gibi çalışmaya başlayacaklardır. İlacı eczaneden ve eczacıdan uzaklaştırmanın etik olmadığını, hastaların da zaman içerisinde sıkıntılarının artacağını düşünüyorum.



Yönetici: Eczanelerde süresi dolan veya ucuzlayan ilaçlarla ilgili ilaç firmalarıyla iade sorunu yaşıyor musunuz?



Göksal : Maalesef bu bizim için bir sorun. Miadı dolan ilaçları firmalara iade edip yenisini almak gibi bir durum yok. Dolayısıyla miadı geçen her ilaç bizim sermayemizden bir kayıp. Ucuzlayan ilaçlara gelince, çoğu ilaç firması fiyat düşüşünden kaynaklanan zararı karşılamıyor. Elimizde olmayan nedenlerle mağdur durumda kalıyoruz.



Yönetici: Sayın Göksal, site yönetimi olarak dışarıda yaşayan hemşerilerimizi sitemizde buluşturarak memleket özlemlerini az da olsa gidermeye çalışıyoruz. Son olarak hemşerilerimize neler söylemek istersiniz. ?



Göksal : Memleketimizden kilometrelerce uzaktayım. O temiz havasını solumanın, soğuk suyunu içmenin, küçük okul bahçesinde top oynamanın, taze mısır yemenin özlemi içerisindeyim. Bu özlemle geçtiğimiz ramazan bayramında, ahdim vardı, arefe günü yürüyerek yaylaya çıkıp sabahın karanlığında yine yürüyerek bayram namazına Nemarina Camii’ne yetiştim. Unutamayacağım bir hatıra artık benim için. Aynı coğrafyayı aynı geçmişi paylaşan hemşerilerimizle yine birlik ve beraberlik içerisinde, kültürümüzü muhafaza edip yeni nesillere aktarabilme adına üzerimize düşen ne varsa yapmaya davet ediyorum herkesi. Bu site bu amaç için bulunmaz bir nimet kıymetini bilirsek eğer.



Yönetici: Sayın Göksal, bize zaman ayırtarak sitemize konuk oldunuz. Kendinizi okuyucularımıza tanıtarak görüş ve düşüncelerinizi paylaştınız. Site yönetimi olarak sizlere teşekkürlerimizi iletiyoruz. Bundan sonraki yaşamınızda sağlık, mutluluk ve esenlikler dileriz.



Göksal : Hemşerilerimle buluşma imkanı tanıdığınız için size yürekten teşekkür ediyor, bundan sonraki çalışmalarınızda başarılar diliyorum.









Röportaj: Kemal ÇUMAN

İRTİBAT:

GSM: 0-505-519 84 30

e-posta: kemal.cuman@turktelekom.com.tr



Bu haber toplam 8450 defa okundu.
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
ŞAİRLERİMİZ
SİTE ANKET
Köyümüzün Öncelikli en önemli sorunu sizce nedir?
Yollar
Cenaze Morgu
Çöp
Kanalizasyon
Şadırvan ve Ortak Tuvaletler
Künye . Reklam . İletişim . RSS   Copyright © 2025 Yeşilalan(Holaysa) Köyü Tanıtım Sitesi
Sitemizdeki yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz kullanılamaz.
Yazılım & Tasarım : Mahmut ÖZDEMİR